Metal Fabrikalarından Haberler
MESS bizi verdiğimiz mücadeleden tanır. EMİS de 20 Ocak’ta tanıyacak
Merhaba ben Manisa Schneider fabrikasında çalışan bir işçiyim. Takip eden arkadaşlarımızın bildiği gibi benim çalıştığım Manisa Schneider fabrikasının üye olduğu patron sendikası EMİS’le biz işçilerin üye olduğu Birleşik Metal-İş arasında aylardır devam eden toplu iş sözleşmesi süreci geçtiğimiz Kasım ayında tıkanmıştı. EMİS fabrikalarında çalışan biz işçiler de Kasım ayından beri eylemdeyiz. Eylemlerle geçen günlerin ardından 26 Aralık günü sendikamızın kararı ile grev kararı örgütlü olduğumuz fabrikalara asıldı. 20 Ocak grev tarihimiz olarak belirlendi. Grev gününe kadar bizler fabrikamızda eylemlerimize devam ediyoruz. Arkadaşlar, bizim verdiğimiz toplu iş sözleşmesi mücadelesi sadece maaşlar mücadelesi değil başlı başına bir hak mücadelesi. Eğer biz EMİS fabrikalarının işçileri olarak verdiğimiz mücadele ile kazanırsak bütün metal işçileri olarak ciddi bir adım atılmış olacak.
Biz şimdi fabrikalarımızda üretimi yavaşlatarak grev sürecine kendimizi hazırlıyoruz. Bir taraftan da sendikamızla beraber grev eğitimlerine devam ediyoruz. Şimdi önümüzde aşmamız gereken engellerden bir tanesi olarak grev oylaması duruyor. Örgütlülüğümüzün gücü ile grev oylamasından grev çıkacağına eminiz. Grev kararından sonra 20 Ocak’a hazırlanmak kalacak geriye.
MESS bizi verdiğimiz mücadeleden tanır. EMİS ise 20 Ocak’tan sonra vereceğimiz mücadeleden tanıyacak.
Biz kazanacağız, EMİS’i dağıtacağız!
Manisa Schneider fabrikasından bir işçi
Fabrikalarda kuracağımız komitelerle işçileri mücadele alanlarına hazırlayarak ısındırmalıyız
2016 işçi sınıfı için derslerle dolu bir yıl oldu. Belki de OHAL’de greve çıkmanın meşruiyetini ve özgüvenini uzun zamandan sonra pratikte deneyerek (Ferroro, İzmir İzban işçileri) ve kazanarak çıkmanın sevincini bir kenara koyarsak sermaye sınıfı ve iktidarın OHAL’in vermiş olduğu yetkiyle işçi sınıfına dönük saldırılarını da yoğunlaştırarak, bunları daha çok katlayarak yenilerini ekleyeceğini unutmayalım. Ama bu gücü sermaye sınıfı işçilerin dağınık, örgütsüz ve parçalı olmalarından almaktadır. Aynı zamanda sermaye sınıfı sendikaların kendi üyesi işçileri harekete geçirmemesinden, üretimden gelen gücü kullanmamalarından ve şalteri indirip sokağa çıkmamalarından almaktadırlar. Patronların yaptıkları ortada. İşçi sınıfını geleceksizleştirmek, açlığa mahkum etmek, asgari ücrete yapılan sözde zam… Bunlar işçi sınıfına ileride daha neler neler yapabileceklerini ve işçilerin mücadele ederek kazandıklarını elbirliğiyle nasıl alacaklarını, en azından almayı deneyeceklerini göstermektedir.
Evet 2016 bizlere iş cinayetleri, göçükler, sendikal örgütlenmelere saldırılar, direnişleri, grevleri yasaklamalarla birlikte özelleştirme adı altında işten çıkarmalar getirdi. Ama aynı zamanda biz işçilerin bu kadar olumsuzluğa rağmen direnerek, grev çadırını kurarak, mücadele ederek nasıl da kazanabileceğini gösterdi. Bütün olumsuzluklara rağmen örgütlenip yan yana gelindiğinde neler yapılacağını görmeliyiz. Buradan yola çıkarak 2016’dan çıkarttığımız dersle 2017’yi kucaklamalıyız. Bunun yolu belli, dünden daha fazla işçilere gidererek, yan yana getirerek örgütleyerek, mücadele alanına çekerek bir sonraki saldırıları durdurabiliriz. Arkadaşlar dünden daha fazla biz öncü işçilere sorumluluk düşmektedir. Başta çalıştığımız fabrikalarda kuracağımız komitelerle birlikte işçileri mücadele alanlarına hazırlayarak ısındırmalıyız. Yoksa yeni gelecek saldırıların arasında biz işçilerin kırmızı çizgisi olan kıdem tazminatı başta olmakla birlikte birçok kazanılmış haklarımız elimizden alınmaya çalışılacaktır. Tabii biz buna izin verirsek. OHAL’de bize düşen sabırlı ve kararlı olmak, bir o kadar da kendimize güvenerek örgütlenmektir. Ancak gelecek bu saldırıları bu şekilde durdurabiliriz. OHAL’de bize çok iş düşüyor. Önce kendimize sonra bizi sınıf yapan birliğimize ve örgütlülüğümüze güvenerek mücadele seferberliğini yükseltmeliyiz. 2017’de mücadele alanlarını ısıtmak için biz işçiler için OHAL’de mücadele seferberliğine! Yaşasın işçilerin birliği!
Manisa’dan bir metal işçisi
Gelin işçi kardeşlerim tek yumruk olalım, bu yumruğu patronlara vuralım!
Ben Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bir fabrikadan metal işçisiyim. Çalıştığım fabrikanın ne yazık ki çalışma ortamı oldukça kötü ve ağır. Fabrikanın patronları çalışanlarını insan olarak değil de ismini bulamadığım, hitap edemediğim bir şey olarak görüyor. Onlar için sadece gelirinin daha yüksek olması yeterli, senin yorulman umurunda değil. Bunu da geçtim yediğimiz yemekler aşırı kötü ve kötü olmasına rağmen az veriliyor. İnsanlar ise o kadar kendilerini hakimiyet altına aldırmış ki değil sesini çıkartmak vardiya başlarının yüzüne sert bir ifadeyle bakamıyorlar. Zannediyor ki oradan başka bir yer yok, oradan çıkartılırsa aç kalacakmışçasına boyun eğmiş. Çalışanların birbirine destek olması gerekiyorken yardımlaşması gerekiyorken birbirlerini ezmeye çalışıp daha çok iş yapıp göze girmeye çalışıyor. Bir araya gelip örgütlenemememiz patronun tabii ki işine geliyor. İşçinin çalışması için eldiven, gözlük, toz maskesi vermesi gerekirken, olduğu halde yok deyip, yırtık eski eldivenlerin kullanılmasını öneriyor. Benim gibi durumu pek de farklı olmayan bir sürü insan olduğundan eminim. Bu sistemi kabul edip birleşmediğimiz sürece aynı şekilde gideceğine de eminim. Biz patronlara muhtaç değiliz, onlar bizim sayemizde para kazanıp yaşıyorsa o güzel hayatlarını bize borçludur. Emeği ile para kazanan herkes bunun farkında olmalı birleşip tek yumruk olmalı. Gelin işçi ve emekçi kardeşlerim birlik olup bu yumruğu onlara biz vuralım! Yaşasın işçilerin kardeşliği, Yaşasın işçilerin partisi Devrimci İşçi Partisi!
Manisa Organize Sanayi’den bir metal işçisi
Elsi Elektirik’te işçi kıyımları ve iş kazaları
Merhaba arkadaşlar, ben Bursa Hasanağa OSB'de Elsi Elektrik Sistemlerinde çalışan bir işçiyim. Fabrikada her geçen gün yeni bir iş kazası olmaya devam ediyor. Fabrikanın manuel kısmında çalışan arkadaşlarımızın hemen hemen hepsi iş kazası geçiriyor. Makineler eski ve manuel olduğu için işçi arkadaşlarımız ellerini makineye kaptırıyor. Bu iş kazalarına çözüm bulmak yerine iş kazası geçiren arkadaşlarımızı azarlayan patron da cabası. Yoğun mesai saatleri altında çalışan biz işçiler can güvenliğimizin olmadığını dillendirmek istediğimizde bizleri susturmaya çalışıyorlar.
Patron fabrikaya sendika sokmak istemediği için birçok işçi arkadaşımız hakkını aramaktan korkar oldu. Her fabrikada olduğu gibi bizim fabrikada da işler durulunca işçilerle işi biten patron daha Ocak ayı gelmeden birçok arkadaşımızı işsiz bıraktı. İşçi çıkarmaya da devam edeceğini söylüyor, bunu söylerken hiç utanmadığını görüyoruz artık. Birlikte mücadele etmezsek işçi çıkarmalarını engelleyemeyiz.
Biz olmadan para kazanamayacağını, üretim yapamayacağını göstermemiz gerekiyor. Gelin hep beraber kol kola ekmeğimiz için mücadele verelim arkadaşlar.
Bursa Elsi Elektirik'ten bir işçi
Baskılar bizi yıldıramaz!
Mart ayında işten atılan arkadaşlarımız davaları kazanmaya devam ediyor. Birçok arkadaşımız işe iade edildi ve fesih nedeni olarak sendikal faaliyetten dolayı işten çıkarıldıklarına kararı verildi. Mahkeme arkadaşlarımıza 4+12 brüt maaş tutarında tazminat ödenmesine hükmetti.
Davaları bir bir kazanıyoruz, sıra sarı sendika Türk Metal’i fabrikamızdan kapı dışarı etmekte. Yapılan tüm baskılara rağmen dimdik durmayı başardık. Yönetimin ve Türk Metal’in yaptığı baskılar ve işten atılma korkusu yüzünden istifa eden arkadaşlarımız sendikamız Birleşik Metal’e dönmeye devam ediyor.
Baskılar bizi yıldıramadı yıldıramayacak!
Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi
Bizler MESS'i ve Türk Metal'i sizler EMİS'i yıkana kadar mücadeleye devam!
İzmir genel kurulunda konuşan Pevrul Kavlak Renault'ta 3100 üyemiz var diyor. İki gün sonra Türk Metal temsilcisinin panoya astığı kağıtta 3014 üyesi olduğu yazıyor. Ama gerçekte ne karşılıklı üye sayılarını belgelerle ortaya koymaya ne de sandık kurup işçinin özgür iradesine başvurmaya yanaşıyorlar. Madem üyeniz çok, hadi sandık kuralım. Artık bizi böyle sahte belgelerle kandıramazsınız. Herkes olanı biteni görüyor. Astığınız belgeleri hiç bir arkadaşımız önemsemiyor, kâle almıyor. Yılbaşından sonra “el mi yaman bey mi yaman'” göreceğiz.
2017 yılına girerken Birleşik Metal-İş üyesi ABB, Schneider, Günsan ve General Elektrik işçileri, EMİS’e karşı verdiği mücadelede grev kararı aldılar. Biz Renault işçileri olarak yapacağınız grevi selamlıyoruz. Bizler MESS'i ve Türk Metal’i sizler EMİS'i yıkana kadar mücadeleye devam edeceğiz!
Bursa Oyak-Renault'dan bir işçi
Tofaş 2017'ye hazır!
Acısıyla tatlısıyla mücadeleli bir yılı geride bıraktık. Sudan bahanelerle birçok arkadaşımız işten atıldı, ama davaları hepsi kazandı bu da bize güç veriyor. Üretim rekorları ve ciro rekorları kırmaya devam ediyoruz. Ama işçi ne kazanıyor? Vergi yükü zaten üstümüzde.
2017 çok çetin geçecek bu belli ve işçinin vereceği karar kendi geleceğini belirleyecek. Türk Metal ile yola devam edilirse yol belli işverenin çıkarı. Ama Tofaş'ta Çelik-İş kazanırsa şayet yani Türk Metal giderse tam bir devrim olur. Hayırlısı diyelim.
Yeni yıl tatiline alışmıştık ama ilk kez iki hafta izin var ve çıkışlar olacak deniliyor. Her zaman olduğu gibi izinler gene yıllık izinlerden kesilecek. Herkesin yıllık izini 12 güne inecek böylece, yıllık izni olmayanlar ise ücretsiz izin olarak kalacak. Aynı senaryo ve aynı söylevler; sessiz olun işçi çıkartacaklar, aman ses çıkarmayın diyor Türk Metal kendi üyelerine. İşçiyi savunmak yerine tehdit ediyor. İşte tam bir işveren sendikası. Sürekli yalan ve baskı, işveren de yanında, sadece Türk Metal'i değil bir düşünceyi bir korku imparatorluğunu yıkmamız gerekecek, zor mu zor ama imkânsız değil.
Yeni yılda, bütün işçi emekçilerin bol mücadeleli ve kazanımlı bir yıl geçirmesi dileğiyle, yaşasın işçi sınıfı!
Bursa Tofaş'tan bir işçi
Geçim sıkıntısı had safhada
Herkes geçim sıkıntısı yaşıyor. Bursa'da her yerde sarma sigara dükkanları açıldı. Arz talep meselesi. Artık normal sigara alamaz olduk. Eskiden bizim fabrikamızdan emekli olanlar iki ev alacak para alabiliyordu. Şimdi en iyi durumda emekli olan bir ev bile alamıyor. Ben işe girdiğimde 15 yıllık işçinin evi arabası vardı. Şimdi 15 yıllık benim gibi işçilerin en az 3-5 bin lira kart borcu var. Kirada yaşıyor. Çocuğu servisten aldım. Üç kilometre yolu yalnız başına gidiyor. Bizim oturduğumuz yerlerde kavga gürültü eksik olmuyor, uyuşturucu kol geziyor, bu çocukların başına bir şey gelse ne yapacağız? Hep özveriyi bizden bekliyorlar. Darbe oldu, meydana in dediniz indik. Nöbet tut dediniz tuttuk. Şimdi 1.400 lira asgari ücret reva mı bize? Bir de zorunlu BES yüzünden para kesilecek. Kıdem tazminatımıza göz diktiler. Bari şu vergiyi yüzde 15'e sabitleyin. Ne kazanıyorsak yarısı devlete gidiyor. Ocak-Şubat gibi aldığım maaşı alabilmek için yıl sonuna doğru 3-4 pazarımı feda ediyorum. Sözleşme dönemi geliyor. 2017'nin daha iyi bir yıl olmasını istiyorum. EMİS'e karşı grev kararı alan kardeşlerime başarılar diliyorum!
Bursa Prysmian'dan bir işçi
Hesap ortada, sömürü ortada
Müezzinoğlu, asgari ücret artarsa ekonomi sarsılır dedi. Eskiden de asgari ücret 1.000 lira olursa fabrikalar batar diyorlardı. Geçen yıl 1.300 lira oldu bizim fabrikalar kâr rekorları kırmaya devam etti. Koç kişi başına kârının 30'da 1'ini veriyor, oy verdikleriniz fabrikalar batacak diye 1.800 lirayı çok görüyor. Türk Metal, Erdemir sözleşmesinde zafer kazandık diyor. Erdemir de MESS'e bağlı olduğuna göre Erdemir'den tek kuruş aşağıda zam kabul etmiyoruz biz de. Hesap ortada kâr rekorları kıran fabrikalarda da iki yıllık sözleşme ve saat ücretlerine aynı zammı ve diğer hakları alacak mısınız? Yoksa bir kez daha işçinin değil Koç'un sendikası olduğunuzu mu kanıtlayacaksınız?
Kocaeli Ford Otosan'dan bir işçi
Bu yazılar Gerçek Gazetesi'nin Ocak 2017 tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.