Birleşik Metal-İş üyesi işçilere, Genel Başkan Adnan Serdaroğlu’na ve sendika yöneticilerine yapılan saldırı tüm işçi sınıfına yapılmıştır! Sendikalar göreve, dayanışmaya!
Eskişehir’de DİSK Birleşik Metal-İş’te örgütlü Entil, Hapalki, Tarkon fabrikası işçilerine yapılan sistematik baskıya, işçilerin eylemlerini arttırmasıyla vahşi bir polis saldırısı eklendi. Coplarla, kalkanlarla ve gaz kullanarak işçilere saldıran polis, birçok işçiyi gözaltına aldı. Bu şiddet rastgele değildir. Maksatlı ve planlıdır. İşçiler türlü yöntemlerle haklarını aramışlar, hak gaspı sürdükçe, sorumlu olan iktidar işçilerin taleplerine kulak tıkadıkça eylemler artmıştır. Basın açıklamalarını, fabrika işgali ve açlık grevi takip etmiş ve işçiler Ankara’ya yürümeye karar vermiştir. Biber gazını işçilerin gözünün içine sıkan polis sadece yürüyüşü engellemek değil, işçilerin kararlılığını da kırmak istemiştir.
Polis, işçilerin yanı sıra başta Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu olmak üzere sendika yöneticilerini de hedef almıştır. Burada güdülen amaç ise açıkça tüm işçi sınıfına gözdağı vermektir. İşçiler ve Birleşik Metal-İş Sendikası baskılar karşısında yılmayarak, yürüyüşe devam ederek ve direnişi sürdürerek kararlılıklarını göstermiş, saldırının bu boyutunu püskürtmüştür.
Ancak bu yetmez! İşçi sınıfının tamamına verilmeye çalışılan gözdağına çok daha geniş çaplı bir karşılık vermek gereklidir. Birleşik Metal-İş asla yalnız bırakılmamalıdır. Belediye AKP’den başka partiye geçince işçi hakkı savunmayı hatırlayan, İçişleri Bakanlığı’nın polisinin ve jandarmalarının eskortluğunda, TRT’nin canlı yayın arabalarının eşliğinde Bolu’dan Ankara’ya yürüyen Hak-İş’in sessizliği özellikle utanç vericidir. Bugün konfederasyon veya sendika ayrımı yapmadan iktidarın ve özellikle İçişleri Bakanlığı’nın bu uygulamalarına karşı çıkmayan, on binlerce işçiyi temsil eden bir başkana yapılan bu muameleye sessiz kalan sendikacılar, ister Türk-İş ister DİSK ister başka konfederasyon olsun, yarın aynı muamelenin kendisine yöneleceğini bilmelidir. Bu gerçeği bile bile susmak ise işçi düşmanı politikaların suç ortağı olmak olacaktır.
İşçi ve emekçiler, kıdem tazminatı hakkının korunması, zorunlu BES ve esnek çalışma dayatmalarının püskürtülmesi, insanca çalışma koşulları ve geçinebilecek ücretler gibi en temel konularda sendikalardan ayrı gayrı demeden birlikte hareket etmelerini istiyor. Bu saldırı vesile olmalıdır. Haksız bir saldırı karşısında gösterilecek ortak bir tepki ve sınıf dayanışması, sermayenin çok yönlü saldırısını püskürtebilecek bir Birleşik İşçi Cephesi’ni inşa etmenin vesilesi olabilir!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Kasım 2019 tarihli 122. sayısında yayınlanmıştır.