Asgari ücrete zam geldiğinde bile patronun kâr edip işçinin zarar ettiği düzene kapitalizm denir!

Asgari ücrete yapılan zamdan sonra fabrikalar adeta barut fıçısına döndü. Kimsenin asgari ücretlinin ya da 1.300 lira netten az alan işçinin ücretinin artmasına itirazı yok. Ama kıdemli işçi yeni giren işçiyle neredeyse eşitlenmiş olmaktan rahatsız. 8 yıllık bir işçi ile yeni giren işçi arasında yaklaşık 50 kuruşluk fark kaldı. İşçi diyor ki; madem fark kalmadı, ben de kıdemli, kalifiye işçi gibi değil de yeni girmiş bir işçi gibi çalışırım. MESS ise üyesi olan işletmelere gönderdiği mektupla “ek zam yok” açıklaması yaptı. Bir de yüzsüzce ücret makasının kapanmasının olumlu bir gelişme olduğunu söyledi. Ey MESS, sen değil miydin geçtiğimiz yıl grup toplu sözleşmelerinde Birleşik Metal’in ücret makasının kapanmasına yönelik taleplerine ayak direyen! Makasın kapanması düşük ücret alana daha yüksek oranda zam yapılmasıyla ama tüm işçilere zam yapılmasıyla olur. Şu anda makas kapanmıyor, haksızlık artıyor ve bir garabet yaşanıyor.

Bir de MESS, metal grevleriyle işçilerin söke söke aldıkları iyileştirmeleri gerekçe göstererek, bu kadarı yeter diyor. İnsanda utanma olur da patronda utanma da arlanma da yok! O iyileştirme kararları geçmişte alındı. Kimse Tofaş’ta olduğu gibi yeni model çıktığında her zaman verilen primleri de bu iş için saymasın. Yeni bir durum var. Yeni duruma göre işçi hakkını istiyor. Üstelik özellikle metal işkolunda ve otomotivde işçilerin ortalama maaşları 1.300 lira netin üstünde. Yani bu işçiler asgari ücret zammından en ufak şekilde yararlanamadı. Ama hükümetin aldığı kararla brüt 2.550 liraya kadar ücret alan her işçi için sigorta priminin işverene düşen kısmına 100 lira hazine desteği yapılacak. Bu destek sadece işverenin maliyetini düşürecek. İşçinin cebine tek kuruş fazladan girmeyecek. Daha yalın bir ifadeyle söyleyecek olursak patronlar her bir işçi için ayda 100 lira fazladan kâr elde etmiş olacak. Asgari ücret zammından önce 1.300 liradan fazla alan her işçi için patron, her ay 100 liradan senelik net 1.200 lira kasasına koymuş olacak. Ocak’tan önce söz gelimi 1.200 lira ücret alan bir işçinin ücreti otomatik olarak 1.300 lira olacak. Ama patron bu ücret artışının tamamını 100 lira sigorta primi desteği ile karşılayacak. Maliyet sıfır. Ocak’tan önce de asgari ücret alan için ise sadece 200 lira ek maliyet var. Ama zaten yılbaşında her halükarda asgari ücrete zam gelmiş olacağı için, iktisadi açıdan onun maliyetinin de sıfıra yaklaştığını söyleyebiliriz.

Yarın işçiler kıdem farklarını istediklerinde patron “onun yerine size bir yıllık 1.200 lira prim verelim” dese, bir iyileştirme yapmış değil sadece devletten aldığı ekstra kârdan vazgeçmiş olacak. Özetle, asgari ücret zammından patronlar bırakın zarar görmeyi şimdiden kâra bile geçmiş durumdalar. Asgari ücretlinin zamlanan maaşı ise artan zamlarla erimeye başladı bile. Vergi dilimine de daha erken girileceği için işçi yine zararda olacak. İşte sermaye düzeni, yani kapitalizm böyle bir şey! İşçiye zam yapılıyor, kâr eden yine patron oluyor.

İşçiler bunun farkında. Farkında olmayanlar da kısa sürede bu gerçekleri görecektir. İşçinin hakkı asgari ücrete yapılan zam oranında herkese ücret zammı yapılmasıdır. Makası kapatmak isteyen sözleşme dönemi geldiğinde, ona göre düşük ücret dilimlerine daha yüksek oranda zam yapar, olur biter. Patronların karşısında aptal da yok, ensesine vurup lokmasını alacakları bir bilinçsiz güruh da… Bu işçi geçen Mayıs’ta yapabileceklerini gösterdi. Renault işçisi yine önde, yine ayakta. “Ver kurtul” diyor, fark yoksa mesai de yok deyip tavrını ortaya koyuyor. Kimse diğer fabrikalarda eylem yok diye başka şey düşünmesin. Bu olsa olsa fırtına öncesi sessizliktir. Önümüzdeki günlerde meydanlar da fabrikalar da ısınacaktır. Isınmalıdır!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Şubat 2016 tarihli 76. sayısında yayınlanmıştır.