Açlık oyunlarında son perde: İktidar ve patronlar işçiye karşı birleşti
Asgari ücret görüşmelerinin üçüncüsü de yapıldı ve süreç sona doğru adım adım yaklaşıyor. İktidar, nalıncı keseri gibi hep patrona yontuyor. Asgari ücret tiyatrosuna yeni bir figüran daha aldılar: TÜİK. TÜİK bir işçinin asgari geçim tutarını 2.213 lira olarak belirledi ve komisyona sundu. Geçtiğimiz yıl da 1.894 lira olarak açıklamışlardı ve hükümet 1.603 lirada karar kılmıştı. Her yıl asgari ücret TÜİK’in açıkladığı rakamın altında belirleniyor. Bu durum işçi sendikalarının haklı tepkisine neden oluyor. Bu yüzden yeni bir icatla TÜİK ağır, orta ve hafif işler için üç ayrı rakam açıkladı. Sırasıyla 2.213, 1.978 ve 1.841… Böylece açlık sınırını (Türk-İş’in Kasım ayı itibariyle açıkladığı sınır 1.942 lira) sanki patronla işçi arasında orta yolmuş gibi gösterecek bir algı yaratmaya çalışıyorlar.
Bozacının şahidi şıracı
Asgari ücret görüşmelerinde masaya, patronları temsilen gelen TİSK (Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu) Başkanı Kudret Önen açlık sınırının altında zam önerisinde bulundu. Bu önerisini, hükümetin enflasyonu düşürme politikası ile uyumlu olduğunu söyleyerek savundu. TİSK, özelikle bir zam oranı ya da net asgari ücret rakamı telaffuz etmiyor. Patronlar bunu yaparlarsa tepki göreceklerini biliyorlar bu yüzden hükümetin Yeni Ekonomik Programı’na işaret ederek dolaylı bir dil kullanmayı tercih ediyorlar.
Meğerse işçi, enflasyonun mağduru değil sebebiymiş!
Hükümetin programında 2019 enflasyon hedefi yüzde 15,9 olarak belirlenmişti. Mevcut net asgari ücrete bu oranda zam yapılırsa zamlı asgari ücret 1.857 lira oluyor. Bu rakam Türk-İş’in açıkladığı dört kişilik ailenin sadece temel gıda harcamalarından oluşan 1.942 liralık açlık sınırının altında. Patronlar 2000 liranın üstünde olacak bir asgari ücretin “istihdamın sürdürülebilirliği ile yeni iş alanlarının açılması açısından” uygun olmadığını söylüyorlar. Meğerse işçiler enflasyonun mağduru değil sebebiymiş!
Patronlar sadece işçiyi değil tüm milleti tehdit ediyor
İnsanların gözünün içine baka baka ve utanmazca yalan söyleyen patronlar, yetmiyor, bir de açlık sınırının üstünde asgari ücret belirlenirse yatırım yapmayız ve işçi çıkartırız diye tehdit savuruyorlar. Bu ekonomideki bunalımın daha da derinleşmesi, milli gelirin düşmesi ve faturanın, emekçi halk tarafından ödenmesi demek. Yani bir avuç patron sadece işçiyi değil, tüm milleti tehdit ediyor.
Türk-İş başkanını sindirdiler
İşçileri temsilen masada bulunan Türk-İş Başkanı Ergün Atalay ise enflasyon dolayısıyla oluşan kaybın telafisi ile, herhangi bir refah payı koymadan, asgari ücretin 2.000 lira olması gerektiğini söylüyor. Türk-İş Başkanı alttan alıyor. Masaya yumruğunu vurmuyor, “milleti aç bırakırsanız sarı yelekliler gibi tepki gösterir” diyecek oldu lafı ağzına tıktılar. Halbuki işçinin değil hükümetin yanından konuşuyordu. Eylemle grevle tehdit etmek şöyle dursun, ne yaparız da eylem olmasını, tepki olmasını engelleriz havasındaydı. Yapılan baskılar sonucu “bizim sırtımızda ne sarı ne kırmızı yelek olur” diye çark etti, hükümeti kastederek milli iradenin yanında olduğunu ilan etti. AKP’liler de Atalay geri adım atınca onu yerli milli sendikacı diye övdü…
Yerli ve milli edebiyatıyla emperyalist tekellere hizmet ediyorlar
Durum gayet açık! Amerikan, Avrupalı, Japon vb. tekellerin ve ortaklarının oluşturduğu patron sendikası TİSK, açlık sınırının üstünde asgari ücret olursa yatırım yapmayız, işçi çıkartırız diyerek bu ülkenin milyonlarca işçisini ve ailelerini tehdit ediyor. Yerli milli edebiyatını dilinden düşürmeyen iktidardan çıt yok! İşçinin karşısında emperyalist tekellerin yanında yer alıyorlar.
İşçi sınıfı hakkını mücadeleyle alır!
Asgari ücret tiyatrosunun senaryosu önceden yazılmıştır. İktidar ve patronlar bir olmuş her sahnede işçiyi açlık sınırındaki asgari ücrete ve bunun her gün enflasyon karşısında eriyip gitmesine alıştırmaktadır. Ancak işçiler ne bu tiyatroyu seyretmeli ne de dayatmayı sineye çekmelidir. Asgari ücret ne olursa olsun son sözü işçiler söyleyecektir. Sendikasız işyerlerinde sendikalaşarak, sendikalı işyerlerinde üretimden gelen gücünü kullanarak işçiler, açlık dayatmasına göğüs gerebilir. Krizi yaratan patronlara, suçlarının bedelini ödetebilir. İşçinin çözümünü, yani her ay enflasyon oranında otomatik zam yapılmasını ve geçinebilecek ücret seviyelerini yine üretimden gelen gücüyle dayatabilir. Bunun için sendika ayrımı yapmadan, sendikalı sendikasız, çalışan işsiz demeden birleşmek şart. Ayrı gayrı yok! Birleşik işçi cephesi var!