“Hukukçu enflasyonu”nun çözümü Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı değil!
Hukuk fakültelerinde her yıl artırılan kontenjanlara karşı avukatlar ve barolardan tepki gelmesi üzerine, barolar ve Adalet Bakanlığının anlaşması ile 2019 yılının Ekim ayında 7188 sayılı yasa çıkarıldı. Yasaya göre, yasanın yayımlandığı tarihten sonra hukuk fakültelerine girecek öğrencilerin hukukla ilgili herhangi bir mesleğe girebilmesinin şartı olarak Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı’nda başarılı olma zorunluluğu getirildi.
Yasanın ilk mağdurları bu yıl mezun oldu. İlk sınav 29 Eylül’de yapılacak. Ancak öğrenciler neyle karşılaşacaklarını henüz tam olarak bilmiyorlar. Ayrıca hâkim veya savcı olmak isteyen gençlerin ayrıca sınava girmesi gerekecek.
Sınav çözüm değil yeni bir sorun
Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı hukuk alanındaki hiçbir soruna, adliyelerdeki rüşvete, işçilerin haklarının gasbedilmesine, genç avukatların işsizlik sebebiyle intihara varan bunalımlarına çözüm olamayacağı gibi yeni mezun olan gençler ve aileleri için yeni bir masraf kapısıdır. Türkiye Barolar Birliği bile işi gücü bırakıp sınava hazırlık için kurs kayıtları yaparak dershaneciliğe soyundu.
Emekçi halktan, ezilenlerden yana birçok avukatın cezaevinde olduğu, genç avukatların geçinemediği için sigortasız ve güvencesiz çalışmakla intihar arasında sıkıştığı, adliyelerdeki rüşvet skandallarına her gün yenilerinin eklendiği bir ortamda sorunların kaynağı olarak yeni mezun olmuş gençleri göstermek istibdad rejimi için bulunmaz bir fırsat. Hâkim, savcı ve avukatların ise bu sınavı savunmasının hiçbir gerekçesi yok.
Adliyelere kimsenin güveninin kalmadığı bir ortamda, istibdad rejiminin kurduğu merdiven altı paralel barolar ve yargının içine sızan mafyayı defetmek gibi görevler varken, hukukçuların vazifesi mesleğe adım atmak isteyen gençlerin önüne engeller koyarak mesleğe girmelerini geciktirmek olamaz. Hukuk fakültelerinin açılması ve kontenjanlarının belirlenmesi merkezi bir planlamayla ve ihtiyaca göre düzenlenmediği için ortaya çıkan “hukukçu enflasyonu”nun faturası yeni mezun gençlere kesilemez. Ülkenin ihtiyacı olan hukukçu da mühendis de doktor da kalifiye işçi de merkezi bir plan dahilinde yetiştirilmelidir. Aksi takdirde bir yönüyle keyfî, bir yönüyle piyasanın çıkarlarına göre belirlenen üniversite kontenjanları sorun üretmeye devam edecektir.