Emekçi çocukları sermayenin dersinde öldürülüyor!
İstanbul Büyükçekmece’de bulunan Özkanlar Metal fabrikasında staj yapan 14 yaşındaki MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) öğrencisi Arda Tonbul, çalıştığı sac büküm makinasına kafasının sıkışması sonucunda hayatını kaybetti. Arda, MESEM kapsamında staj yaptığı iş yerinde iş cinayetinde hayatını kaybetmiştir. İSİG verileri son bir ay içerisinde MESEM programına kayıtlı en az 3 stajyerin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini, 2023 yılı boyunca ise 54 çocuk işçinin iş cinayetleri sonucu hayatını kaybettiğini, işçi cinayetlerinde öldürülen çocukların 22’sinin 14 yaş ve altı olduğunu ortaya koyuyor.
Yasal olarak, 16 yaşından küçük çocukların ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılması yasak. Ancak staj adı altında 16 yaşından küçük öğrenciler patronlara MESEM kılıfıyla çırak ve çırak adayı sıfatıyla ucuz iş gücü olarak sunuluyor. MESEM programına kayıtlı toplamda 1,5 milyon öğrenci olduğu düşünülürse meselenin ne kadar büyük bir çocuk işçiliği yarattığı da ortaya çıkmış oluyor.
Meslek Liseleri, MESEM’ler kimin kontrolünde?
MESEM programına kayıtlı bir öğrenci olabilmek için ilköğretim mezunu olmak yeterli. Burada herhangi yaş şartı aranmıyor, böylelikle 14 yaşında henüz lise çağında olan bir öğrenci MESEM programına geçip haftanın dört gününü çalışarak, bir gününü okulda geçiriyor.
Programa kayıtlı tüm öğrencilere yapılan sigortalar sadece iş kazaları ve meslek hastalıklarını kapsıyor, 4-a kapsamında sigorta başlangıcı olarak kabul edilmiyor, yani emekliliğe hak kazanımı sağlamıyor. 2021 tarihinde çıkan kanun ile MESEM kapsamında staj yapacak 9-10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin en az %30’u 12. sınıftaki kalfalara ise asgari ücretin en az %50’sinin ödenmesi ve stajyer öğrencilerin sigorta giderlerinin ve ücretlerinin işsizlik fonundan ödenmesi yasallaştırıldı. Böylelikle patronlar hiçbir külfet altına girmeden devletin verdiği stajyer teşvikleriyle MESEM’e kayıtlı birçok çocuk işçiyi işletmede pratik eğitim adı altında ucuz iş gücü olarak kullanabilir hale geldi. Bu durum son dönemde yaşanan stajyer ölümlerinin artışının nedenini oldukça güzel açıklıyor. Bu ölümlerinin artışı stajyerlerin sermayeye ucuz iş gücü olarak peşkeş çekilmesinin sonucudur. Henüz okul çağında, yüzbinlerce emekçi yoksul çocuğu, akranlarından ve okullarından koparılıp haftanın dört gününü pratik eğitim adı altında fabrikada çalışarak geçiriyor. 2021 yılında çıkan kanun sonrası MESEM programına kayıtlı çocukların sayısının 1 milyonun üzerine çıkmasının nedeni emekçi ailelerinin yaşadığı yoksulluktur.
Organize sanayi bölgelerinin tamamına Mesleki Eğitim Merkezi açan bakanlık, yasa değişiklikleri ile patronlara hiçbir yük vermeden, stajyer, kursiyer, çırak adı altında sanayi odaları, ticaret odaları protokolleri ile denetimden uzak yüzbinlerce emekçi çocuğunu henüz 14 yaşında eğitimden koparıp, ucuz emek gücü haline getiriyor. Normal şartlarda usta öğreticilik belgesi bulunan bir çalışanın olmadığı işletmede stajyer ve çırak çalıştırılması yasak. Aynı zamanda aylık olarak öğrencilerin iş başında denetlenmesi, yaptığı işlerin ve pratik eğitimin içeriğinin bakanlık tarafından gözlemlenmesi gerekmektedir. Bunlar gerçekleştirilmediği gibi stajyerlerin çoğuna koruyucu donanım ve iş güvenliği eğitimi verilmiyor. Tehlikeli ve çok tehlikeli iş yerlerinde kontrolsüz şekilde çalıştırılıyorlar. İş cinayetlerinin yanı sıra, çocukların birçoğu uzuv kayıpları ve ufak iş kazaları da yaşıyor. Emekçi çocukları MESEM eğitimi adı altında denetimsiz bir biçimde patronların insafına bırakılmış durumda.
Meslek liseleri ve MESEM’lerin çalışma şartlarındaki denetimler attırılmalı, ucuz iş gücü olmanın önüne geçmek için iş yerlerinde verilen pratik eğitimlerin kamunun kontrolünde olan müfredata bağlı şekilde sürdürülmesi sağlanmalıdır. Stajyer ücretleri arttırılmalı, tüm ücretler ve sigorta primleri işsizlik fonundan değil patronlar tarafından karşılanmalıdır. Stajyer sigortalarının kapsamı genişletilmeli, sigorta başlangıcı emeklilikten sayılmalıdır. Stajyerlerin kendi iş kollarında örgütlü olan sendikaların öğrenci komisyonlarında örgütlenmelerinin önü açılmalıdır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2024 tarihli 173. sayısında yayınlanmıştır.