ÇHD Paneli’nde 3 T tartışıldı: Tahrir, Taksim, THY Grevi
Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şubesi 23 Haziran’da “15- 16 Haziran Direnişinin Işığında Tahrir’den Taksim’e Sınıf Mücadeleleri” başlıklı bir panel düzenledi. Panelist olarak Devrimci İşçi Partisi Genel Başkanı Sungur Savran ve Hava-İş İzmir Şubesi Başkanı Serkan Mutlu’nun katıldığı etkinlik yaşadığımız halk isyanında yaşamını yitiren Etkem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş ve Abdullah Cömert anısına yapılan saygı duruşuyla başladı.
İlk sözü alan Hava-İş İzmir Şube Başkanı Serkan Mutlu THY grevine dair gelişmeleri anlattı. Sendikal Güç Birliği Platformu bileşeni olan Hava-İş Sendikası’nın en mücadeleci sendikalardan biri olduğunun altını çizen Mutlu, THY işçisinin grevinin hem yasal hem de meşru olduğunu, kendilerine uygulanan yasaklara izin vermeyeceklerini ifade etti. Mutlu, THY işçisinin her türlü baskı ve engellemeye karşı sendikal hakları için grevlerini sürdüreceğini açıkladı. Ayrıca Hava-İş’in Taksim Gezi Parkı’nda çadır kurararak eyleme destek verdiğini, THY işçisinin greviyle bu eylemliliği birleştirmeye çalıştıklarını da ekledi.
Daha sonra söz alan DİP Genel Başkanı yoldaşımız Sungur Savran, 31 Mayıs’ta halkın zulme karşı başkaldırdığını ve Türkiye tarihinin ülke çapındaki ilk halk isyanını yarattığını söyledi. Şimdilik bu hareketin gerilediğini, Taksim’i kaybettiğini ama siyasi alanda yepyeni yöntemler bulduğunu ve “parklar hareketi”ni yarattığını ifade etti. Devamla, Parklar hareketinin Türkiye’ye yayılması ve Türkiye çapında bir koordinasyon oluşturulması gerektiğinin altını çizen yoldaşımız, bütün bunların ötesinde, “çapulcular”ın yüzünü artık emekçiye dönmesi, halk isyanının sınıf karakteri kazanmasının ve bu amorf, heterojen, sınıflar arası harekete bir sınıf damgası vurma çabasının önemini anlattı.
Sungur Savran: “Mısır’ın başkenti Kahire’nin ana meydanı Tahrir Mısır devriminin ana sembolü haline gelmişti. Bütün dünyada, mücadele eden insanlar kendilerine örnek olarak Tahrir’i almaya başlamışlardı. İspanya’nın ve Yunanistan’ın “meydanlar hareketleri” bunun en ileri örnekleriydi. Şimdi Brezilyalı kitleler daha güncel bir örnek olan Türkiye’yi seçmişlerdir” diyerek, enternasyonalist bakışın ve mücadelenin ortaklaştırılmasının ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti.
Salondan gelen katkı ve sorularla devam eden panelde katılımcılardan birkaçının “Gezi eylemlerine işçilerin de katıldığını dolayısıyla hareketin bir sınıf vurgusu taşıdığını” söylemeleri üzerine söz alan yoldaşımız, işçilerin tek tek isyana katılmalarının önemli olduğunu fakat işçi sınıfının kendi yöntem, araç ve talepleriyle damgasını vurmadığını bu sebeple isyanın henüz bir sınıf karakteri taşımadığını vurguladı.