Çapa'da emeğin haykırışı: "Mahkeme kararları uygulansın! Atılan işçiler geri alınsın!"
Cemal Bilgin İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi'ndeki zehirli yemek skandalını gündeme getirdiği için işte atılmıştı. Bu haksız duruma karşı her cuma hastane önünü bir direniş alanına çeviren Cemal Bilgin, direnişinin 39. haftasında işe iade davasını da kazanarak haklılığını perçinlemişti. Mahkeme kararına rağmen işine geri dönememesinin ardından "Mahkeme kararı uygulansın! Haksız, hukuksuz, keyfi uygulamalar son bulsun!'' İşten atılan tüm işçiler geri alınsın!'' şiarıyla haklı mücadelesini sürdürmeye devam ediyordu. 2 ay aradan sonra bugün itibariyle tekrar eylemlerine başladı.
Cemal Bilgin eylem sırasında yaptığı konuşmada üniversite yönetiminin aldığı keyfi ve hukuksuz kararlara karşı mücadeleyi sürdüreceklerini, mahkeme kararları uygulanana kadar direnişten vazgeçmeyeceklerini belirtti. Daha sonra üniversite yöneticilerinin üniversiteyi zarara uğratan, yolsuzluğa batmış, yemekhanelerde çalışanların ve hastaların yiyeceği etini çalan taşeron şirketin skandallarını örtme çabası içerisinde olduğunu söyleyen Cemal Bilgin bu kişileri üniversitede yeri olmadığını ve derhal istifa etmeleri gerektiğini söyledi. Halkın çıkarları doğrultusunda hizmet verilebilmesi için üniversiteyi yönetme görevinin işçi düşmanı ve beceriksiz yöneticilerden alınması gerektiğini, işçi ve emekçilerin büyük bir özveri ile bu görevi gerçekleştirebileceğini vurguladı. Seçim zamanları taşeron işçilere ''müjde'' olarak verilen kadro sözlerini de hatırlatan Cemal Bilgin bu meselenin ancak işçi sınıfının birlik içerisindeki mücadelesiyle aşılacağını söyleyerek konuşmasını bitirdi.
Eylemde 29 Ekim KHK'sı ile İstanbul Üniversitesi'ndeki görevinden ihraç edilen yoldaşımız Levent Dölek de söz aldı. Yoldaşımız mahkemelerde işçilerin lehine çıkan kararların herhangi bir yaptırım gücünün olmadığını belirterek istibdad yargısının sefaletine dikkat çekti. Konuşmasının devamında üniversite yönetiminin mahkeme kararına rağmen Cemal Bilgin'i işe geri almamasıyla, yönetimin “taşeron şirkete sonuna kadar arkanızdayız” mesajı verdiğini söyledi. Benzer mesajın son KHK ile taşeron işçilerin çalışma saatini 12 saate çıkaran kararname ile hükümet tarafından ülkedeki taşeron patronlarına verildiğini belirtti. Konuşmasını ''Bir taşeron cumhuriyeti mi istiyoruz? Yoksa işçi ve emekçi cumhuriyeti mi?'' diyerek emekçileri patronların istibdadına karşı örgütlü mücadeleye davet etti ve konuşmasını sonlandırdı.
Eylemde taşeron işçilerinin mücadelesinde büyük emekler veren ve SES şube yönetciliği görevini sürdüren Güneş Cengiz de söz aldı. Güneş Cengiz, SES’in mücadelesinin karşısına yandaş ve işbirlikçi sendikaların çıkarıldığını vurguladı. SES’in servislerden özlük haklarına kadar hakkını arayan bir emekçi grubu yaratmak istediğini ve mücadele etmeyi öğrettiğini ancak bugünlerde yandaş sendikaların susmayı ve boyun eğmeyi anlattığını ifade etti. Kendisi de haksız şekilde Avcılar’a sürülen Cengiz, ne olursa olsun mücadeleye devam etme kararlılığında olduklarının altını çizdi.
Cemal Bilgin kapanış konuşmasında mahkeme kararlarının uygulanmaması halinde bir ay sonra yine eylem yapacaklarını belirtti. Eylem ''Atılan işçiler geri alınsın!'', ''Cemal Bilgin onurumuzdur!'', ''Taşeron çalışma yasaklansın!'' sloganlarıyla sona erdi.