Asbest yüklü gemi patronlara kâr, halka ölüm saçmaya geliyor!
1957 yılında Fransa’da inşa edilip 2000 yılında Brezilya’ya satılan ve 2017’de hurdaya ayrılan Brezilya donanmasına ait NAe São Paulo adlı nükleer uçak gemisinin İzmir’de sökülmesine Bakanlıkça onay verildi. Onay kararından sonra gemi İzmir’e doğru yola çıktı.
Kullanım ömrü dolduktan sonra hurdaya ayrılan gemilerin söküm işlemleri dünyada Pakistan, Bangladeş, Hindistan, Çin ve Türkiye olmak üzere 5 ülkede yapılıyor. Bu ülkelerden NAe São Paulo’nun sökümüne onay veren, son yıllarda AB ülkelerinden en çok atık ithal eden Türkiye oldu. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), gemi söküm sektörünü, kimyasal tehlikelerle dolu olması ve açığa çıkardığı toksik maddelerden ötürü çevreye en çok zarar veren iş kollarından sayıyor. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (İLO) göre gemi söküm işi dünyanın en tehlikeli iş kollarından biri.
İçerdiği ağır metal, tehlikeli kimyasallar ve asbestten dolayı sökümünü hiçbir ülkenin kabul etmediği gemiyi Aliağa gemi geri dönüşüm şirketlerinden Sök Denizcilik A.Ş. ihale yoluyla 1 milyon 818 bin dolara satın aldı. Gemi dönüşümü piyasasında gemi hurdasının 1 tonu 450 dolarken, NAe Sao Paulo’nun, 1 tonunun 75 dolara indirilmesinin sebebi belli: Türkiye’de patronların kârları uğruna işçi hayatı, halk sağlığı çevre görmezden gelinebiliyor.
Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, São Paulo gemisinin ikizi olarak yapılan Clemenceau adlı geminin İngiltere’de yapılan sökümünden 760 ton asbest çıktığını, gelecek olan gemide de en az 600-900 ton arasında asbest bulunduğunu söylüyor. Bu gemideki asbest miktarı, Türkiye’de son 5 yılda sökülen 714 gemiden çıktığı açıklanan 241 ton asbestten 3 kat fazla.
Bakanlık gerçeği gizlemeye çalışıyor!
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un iddiasına göre ise gemide 900 ton değil, 9 ton asbest bulunuyor ve bu durum risk teşkil etmiyor. Asbest alanında çalışma yapan uzmanlara göre ise gemide bulunan asbest miktarı tüm Aliağa halkını öldürecek miktarda. Üstelik tek tehlike asbest de değil, asbest dışındaki en büyük tehlikelerden olan kurşun, kalay gibi ağır metaller parçacıklar halinde havaya, suya ve toprağa karışarak başta sökümde çalışacak işçilerde olmak üzere tüm bölge halkına ve çevreye büyük zararlar verme riskini taşıyor. Asbestin, ağır metallerin ve tehlikeli kimyasalların ölçümünün hangi şartlara göre yapılacağı, nasıl bertaraf edileceği konusu ise bu zamana kadar yapıldığı gibi şeffaflıktan uzak ve halktan gizlenmekte.
Geminin Türkiye’ye gelmesine karşı çağrılar artıyor!
İçerdiği büyük risklerden ötürü geminin Türkiye karasularına sokulmasını istemeyen çevre platformları, dernekler ve siyasi partiler Bakanlığın da izni geri alması için çeşitli protestolar düzenliyor. 20 Temmuz’da Aliağa Demokrasi Meydanı’nda Aliağa Çevre Platformu çağrısıyla yapılan açıklamada bakanlığa geminin Türkiye karasularına sokulmaması çağrısı yapıldı.
Patronların kârları için suç işleniyor!
Asbestin bertaraf edilmesine ilişkin hem Türkiye’nin kendi yasalarında hem de taraf olduğu uluslararası anlaşmalarda protokollere ve denetime bağlanmış ayrıntılı düzenlemeler mevcut. Ancak patronların kârı uğruna bu denetimler ve protokoller bakanlık tarafından göstermelik olarak uygulanıyor. Yakın zamanda Aliağa gemi söküm bölgesinde bulunan Kılıçlar firmasındaki işçilerin sökümü yapılan gemiden teste gönderdiği numuneden asbest çıkması bunun kanıtı niteliğinde.
Gemi söküm şirketleri kamulaştırılsın!
Gemi söküm şirketlerinin kârları uğruna gemi söküm işçilerinin zehirlenmesine ve hayatlarının tehlikeye atılmasına, çevrenin kirletilmesine göz yumulması kabul edilemez. Büyük gemilerin sökümü, başta gemi söküm işçileri olmak üzere çevreyi ve bölge halkının tamamını tehlikeye atan bir iştir. Halk sağlığını bu kadar yakından ilgilendiren gemi söküm işkolu patronlara ve emperyalist şirketlere teslim edilmemelidir. Gemi söküm şirketleri kamulaştırılmalı, bütün söküm işlemleri meslek odaları ve işçi sendikalarınca denetlenmeli, bütün gemi söküm planları kamuoyuna açık olmalıdır!