Sivil 12 Mart dönemi
Erdoğan Davutoğlu’nu azletti ya, şimdi “ah vah” korosu, “yandık bittik” lobisi, “diktatör” edebiyatı yine zincirlerinden boşanacak. Tayyip Erdoğan’ın “tek adam” konumuna yükseldiği, kimsenin onun karşısında duramadığı, halimizin yaman olduğu söylenecek. Bir somut durum çelişik yanlarından sadece birinin mutlaklaştırılması biçiminde ele alınırsa bu, durumun bütünüyle yanlış anlaşılmasına yol açar.
Somut durum, sadece Erdoğan’ın Davutoğlu’nun yerine kendine sadık bir bende yaratmanın eşiğine gelmesiyle belirlenmiyor. Somut durumu en iyi şu anlatır: Mayıs ayında bir hafta arayla Türkiye’nin iki büyük sağ partisinin olağanüstü kongresinin toplanması planlanıyor! 15 Mayıs’ta MHP, 22 Mayıs’ta AKP. Her iki partide de çatlaklar var. Erdoğan’ın daha 21 ay önce kendi iradesiyle seçtiği AKP Genel Başkanı ile yolları ayrılıyor! Demek ki planları tutmuyor. Demek ki sorunlar var. Bahçeli 7 Haziran’dan sonra Erdoğan’a yanaştı, bu yüzden 1 Kasım’da büyük bir yenilgi yaşadı. Şimdi kendisine bayrak çeken çekene. Her iki partide de bir numara ile iki numara arasında kavga var. Erdoğan’ın iki numarası güncel yetkileri açısından Davutoğlu idi; gerçek iki numara ise Gül. Erdoğan artık her ikisiyle de kanlı bıçaklı. Bahçeli muhaliflerle uğraşırken bir Brütüs çıktı ortaya: grup başkanvekili Oktay Vural!
AKP ve MHP’nin dokunulmazlıkların kaldırılması projesine esir olan Kılıçdaroğlu’na karşı yakında benzer bir isyan görürseniz şaşırmayın. Türkiye burjuvazisinin parti sistemi kriz içindedir. 7 Haziran sonrası AKP-CHP koalisyonundan istikrar bekleyen TÜSİAD gölgeleri ile 1 Kasım’dan istikrar bekleyen yoksul halk hep boşa kürek çekti. Türkiye bir büyük istikrarsızlık döneminden geçiyor. Sanki 90’lı yılların koalisyon dönemi açılmıştır. Hayır, hayır, bu dönemi anlamamızı kolaylaştırmak açısından son dönem Türkiye tarihinde başka bir dönem çok daha uygun: 12 Mart dönemi. Yani 1971-73 dönemi. İşte şimdi açılan öyle bir dönemdir.
Aradaki büyük fark elbette 12 Mart’ın askeri bir müdahale olmasıdır. Genelkurmay’ın verdiği muhtıra ile Demirel hükümeti düşürülmüş, onun yerine ordunun CHP içinden kendi elleriyle seçtiği Nihat Erim başbakan yapılmıştır. Ama görünürde başarılı olan 12 Mart askeri müdahalesi, öylesine zayıf kalmıştır ki, iki yıl içinde dört hükümet harcamıştır! Şimdi partisiz başkan Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin başındaki kişiye Pelikan muhtırası vermesi ve onu görevden almasıyla yine bir hükümet anayasa dışı yöntemlerle düşürülmektedir. Erdoğan kendini buna mecbur hissetmiştir, çünkü zayıftır. 26 Temmuz 2015’ten bugüne kadar büyük bir şiddet ve baskı uygulanmış olması, Kürt halkının yaşadıkları, medyada, üniversitede ve her yerde özgürlüklerin ayaklar altına alınması bu söylediklerimize aykırı düşmez, onları doğrular. 12 Mart da kendi döneminin Türkiyesi’nin atmosferi çerçevesinde aynı derecede yüksek dozda şiddete başvurmuştu. Mahir, Deniz ve İbo, hep Mart’ın kurbanlarıdır. Sinan’la, Ulaş’la ve başkalarıyla birlikte. Ama bu, 12 Mart’ın istikrarsızlığını ve yapmak istediğini yapamadığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. 12 Mart, kendi amaçları kriter alınarak değerlendirildiğinde 12 Eylül’ün tam karşı ucunda yer alır: mutlak bir başarısızlık!
Bugün de benzer bir durum ile karşı karşıyayız. Tayyip Erdoğan’ın politikası Türkiye’yi böylesine karanlığa sürüklediyse, bu, onun gücünden değil güçsüzlüğünden geliyor. Erdoğan elbette tek tek alındığında Davutoğulları’ndan da, Gül’lerden de, Kılıçdaroğulları’ndan da, Meral Akşener’lerden de güçlüdür. Ama mesele şudur ki, herkesin kendi karşısında birleşmesine adım adım zemin hazırlamıştır. Amerikan muhalefeti bir atmaca gibi uygun anı beklemektedir! Erdoğan ise acele içindedir: yolsuzluk dosyalarının tekrar açılacağı korkusuyla başkanlığı kurarak tehlikeye son vermek istiyor. Kurtuluşunu bir istibdad rejimi içinde arıyor.
Tabii, gününü bekleyen bir de işçi sınıfı ve Gezi sonrası isyana kalkan halk güçleri var. Ezilen Kürt halkı var. Aleviler var. Burjuvazinin iktidarındaki yıpranma arttıkça bu kitlelerin Erdoğan ve AKP’den kopmaları da hızlanacaktır. Erdoğan’ı düşürecek olan da, yargılatacak olan da işçi ve emekçiler olacaktır.