Rusya ile diplomat krizi: bir suikast girişiminden çok daha fazlası
Herkes Rusya ile Britanya arasındaki krizin Soğuk Savaş döneminden bu yana yaşanan en büyük diplomatik kriz olduğunu söylüyor. Peki bu kriz neden ortaya çıktı?
Olaylar 66 yaşındaki Rus eski çifte ajan Sergey Skripal'in ve 33 yaşındaki kızı Yulya'nın Britanya'nın başkenti Londra'da bir restoranın önündeki bankta ağızlarından köpükler çıkmış şekilde, yarı baygın halde bulunmaları ile başladı. Sinir gazı ile temas ettikleri için bu hâle geldikleri anlaşıldı. Bankta yanlarına gidip müdahale eden polis de benzer şekilde etkilendi. Çıktıkları restoranda sinir gazı izlerine rastlandı. Britanya, bu olayın arkasında Rusya'nın olduğunu iddia etti ve Britanya topraklarında sinir gazı kullanmak ve suikast girişimi gerekçesiyle bir dizi diplomatik yaptırım kararı aldı. Britanya'da bulunan Rus diplomatların sınır dışı edilmesi, Rusya ile tüm üst düzey görüşmelerin kesilmesi, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'a yapılan resmi ziyaret davetinin geri çekilmesi, gümrüklerde kontrollerin arttırılması gibi yaptırım ve tedbirler açıklandı.
Diplomatik kriz, sadece Britanya ve Rusya arasındaki bir gerginliğin ötesine geçerek ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin de dâhil olduğu, bir bütün olarak emperyalizmle Rusya arasındaki krize dönüştü. Avrupa Birliği liderleri, Sergey Skripal ve kızına yönelik sinir gazı saldırısının arkasında, "büyük olasılıkla Rusya'nın bulunduğuna" kanaat getirdi. AB Konseyi bunu ciddi bir meydan okuma olarak değerlendirerek Birleşik Krallık ile koşulsuz dayanışma içinde olduklarını, birlik üyesi 14 ülkenin bazı Rus diplomatlarını sınır dışı edeceğini açıkladı. Benzer bir hamle de ABD'den geldi ve o da 60 Rus diplomatı sınır dışı edeceğini duyurdu. Sonuçta bugün farklı ülkelerde toplamda 100'ün üzerinde Rus diplomatın sınır dışı edilmesi söz konusu. Rusya da bu hamlelere karşı misilleme yapıyor, kendisinin de yaptırımlara karşılık vereceğini, yaptırım uygulayan ülkelerin Rusya'daki diplomatlarını kendisinin de sınır dışı edeceğini açıklıyor.
Rusya'nın sinir gazı kullanıp kullanmadığını bilmiyoruz. Çünkü ortada bir kanıt yok. Kayda değer bir kanıtın olmadığı düşünüldüğünde diplomatik krizin ulaştığı seviye fazlasıyla yüksek. Başta sorduğumuz "peki bu kriz neden ortaya çıktı?" sorusuna, kendi başına bu olaylara bakarak cevap vermek mümkün değil.
Britanya'dan başlayarak Batı emperyalizmi, sinir gazı meselesini bilerek öne çıkarıyor. Bu yolla Rusya'yı askeri olarak sıkıştıracak bir meşruiyet zemini yaratmayı hedefliyor. ABD son dönemde Suriye'yi vurmakla tehdit ediyor. Bunun için "kimyasal silahlar" argümanını ileri sürüyor. Bunun Rusya'nın Doğu Guta'da yoğun hava bombardımanı eşliğinde ilerlediği ve emperyalizmin müdahale olanaklarının aleyhine kendi kontrol alanını arttırdığı bir döneme denk gelmesi tesadüf değil. Batı emperyalizminin ağızbirliği halinde "Rusya'nın provokasyonu" olduğunu söylediği olay, Rusya'yı kuşatma amacıyla, pek âlâ bizzat emperyalizm eliyle yapılmış bir provokasyon da olabilir.
Gelişmeler, Rusya ve Batı ülkeleri arasında yeni bir soğuk savaş olarak anılıyor. ABD’nin, hangi ülkeden olursa olsun, çelik ve alüminyum ithalatına gümrük vergilerini yüzde 25 ve 10 seviyelerinde arttırarak başlattığı ticaret savaşları da bu soğuk savaşa eşlik ediyor. Ticaret savaşlarının esas hedefinin Rusya’dan ziyade Çin olduğu biliniyor. Ama Rusya’ya karşı birlik olan Batı emperyalizminin bu konuda bölünmüş durumda olduğu da gözüküyor. Örneğin Avrupa Birliği, Trump’a karşı misilleme tehditleri savuruyor. Saflaşmalarda göreli farklılıklar olsa da her iki savaş da aynı dinamiğe yaslanıyor. Dünya kapitalizminin 2008’den beri içinden çıkamadığı Büyük Depresyon.
Kapitalizmin Üçüncü Büyük Depresyonu, emperyalizmin Rusya ve Çin’e diz çöktürerek bu devasa pazarlara hâkim olma iştahını kabartıyor. Öte yandan ticaret savaşları, gerilimi, emperyalist kampın içine kadar taşıyor. Tüm çelişkiler adeta düğüm haline geliyor ve dünyanın geleceği için karanlık bir tablo sunuyor. Bu koşullar altında soğuk savaş ısınabilir. Gümrük vergilerinin konuştuğu ticaret savaşlarının yerini her an yıkıcı silahların konuştuğu gerçek bir savaş alabilir. Britanya'nın son olaylarda sorgusuz sualsiz Rusya'yı suçlaması ve ABD'yle birlikte, bir bütün olarak Batı emperyalizminin bu iddianın üzerine atlaması ve ortak bir kampanya yürütmesi, emperyalizmin Rusya ve Çin’e karşı kendi iç çelişkilerini hızla geri plana atabildiğini gösteriyor. Bu da bizim öteden beri Üçüncü Dünya Savaşı’nın dinamiklerine ilişkin analizimizi doğrulamakta. Üçüncü Büyük Depresyon, emperyalizmi Rusya ve Çin’e karşı siyasi, ticari ve askeri devasa bir kuşatma stratejisini hayata geçirmeye itiyor. Rusya ve Çin gerici rejimlere sahip ama emperyalist bir karakter taşımıyorlar ve sürekli bir savunma halindeler.
Bu şekilde baktığımızda Britanya’da söz konusu gazın kullanıp kullanılmadığı ya da kim tarafından kullanıldığı sorunu ikinci planda kalıyor. Diplomatik krizlerle, ticaret savaşlarıyla, bölgesel askeri savaşlarla, Güney Çin Denizi'nde, Rusya sınırında ABD ve NATO'nun yaptığı tatbikatlarla Üçüncü Dünya Savaşı'nın öncü sarsıntıları yaşanıyor. Üçüncü Dünya Savaşı ağlarını örmeye devam ediyor. Yaklaşan bu savaşın sorumlusu olan da insanlığın geleceği için mutlaka yenilgiye uğratılması gerekenler de Batıda yer alıyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2018 tarihli 103. sayısında yayınlanmıştır.