Nasıl HDP? Neden HDP?
Haziran seçimlerinin gözde partisinin Halkların Demokrasi Partisi (HDP) olacağı belli oldu. HDP kendi tabanı ve eski dostları dışında yeni destekçiler buldu. Ana akım TV kanalları, gazeteler, Fettullahçı medya HDP’ye eskisinden çok yer ayırıyor. TV kanalları HDP’nin seçim bildirgesini açıkladığı toplantıyı canlı yayınladılar. HDP’li siyasetçiler her akşam bir haber programında yer bulabiliyor. Düne kadar AKP’yi destekleyen “yetmez ama evetçi” liberal “solcular”, HDP için seferberlik ilan etmiş durumda. Bu olumlu hava sandığa yansırsa, HDP Syriza gibi beklenenin ötesinde bir seçim başarısı yakalayabilir.
Başarının nedenleri nedir?
Bu başarı havasının altında yatan ana neden nedir? Tabi ki, en başta Kürt Özgürlük Hareketinin (KÖH) otuz yılı aşan özgürlük mücadelesinde geldiği aşama bu başarı havasının temelini oluşturuyor.
KCK,1960’ların sonlarında temeli atılan son Kürt isyanını devlet ve hükümetle en üst düzeyde görüşme masasına oturacak noktaya vardırmıştır. Temel olarak silahlı mücadelenin sağladığı bu başarının siyasete tahvil edilmesinden doğal bir şey olamaz. Bu anlamda olası seçim başarısının gerçek sahibi KCK olacaktır.
Bu başarının ikinci nedeni, HDP’nin daha önceki Kürt partilerinin mücadelesinden ve hatalarından dersler çıkararak gelişmek için yeni yol ve yöntemler araması ve bulmasıdır. Bu başarıda özellikle eş başkan Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde ortaya koyduğu performans ve Türkiye partisi olma projesinde inandırıcı üslubu önemli rol oynamıştır. Ayrıca her türlü azınlık ve cinsel kimliklerden bireylerin kendilerini samimi olarak ifade edebildikleri bir ortamın yaratılması başarı havasına katkı sağlamaktadır.
HDP lehinde gelişen olumlu havanın ve olası başarının KCK ve HDP dışında başka ortakları da var. Bu ortakların başında elbette içerden ve dışarıdan verdikleri destek veren devrimciler geliyor. KCK ve HDP’nin mücadelesi ve sol destekçilerin çabası söz konusu olumlu havayı oluşturmuş olsa da, havada onların güç ve çabalarını aşan bir rüzgârın estiği de bir gerçek. O halde esen olumlu rüzgârın başka nedenleri de olmalı?
Devrimci Marksistler bu rüzgâra katkılarını sürdürürken, rüzgâra kendileri dışında soluk verenleri de ortaya çıkarmalılar. Çıkarmalılar ki, rüzgâr emeklerini savurup götürmesin.
Sermaye desteği
HDP lehine estirilen rüzgâra sağdan üfleyen destekçiler de var. Bunların başında Tayyip Erdoğan’ı gözden çıkaran ve onu saraya hapsetmeyi planlayan ABD emperyalizmi ve yerli ortakları geliyor. ABD’nin Türkiye taşeronu Fettullahçı cemaat de hemen onların yanında, HDP’nin arkasında konuşlanmış durumda.
Sungur Savran, Amerikan muhalefeti adını verdiği formülü şöyle tanımlıyor:
“Ta Gezi’den başlayarak hazırlanmakta olan Amerikan muhalefeti, AKP’nin oyları seçimde düşük çıkarsa, alternatif hükümet formülü için hazırlanıyor. Gül davet üzerine görkemli biçimde AKP’nin başına geçecek, bazı koyu Erdoğancılar direnirse başka parti kuracak. Erdoğan gibi “Siirt formülü” ile milletvekili seçilecek, CHP ile (ve kim bilir meclis aritmetiğine göre MHP ile) bir koalisyon hükümeti kuracak. Kambersiz düğün olur mu? Fethullah Gülen elbette yine gizli koalisyon ortağı! Sarıgül’e de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yakışır, usta olduğu becerilerini uygulasın diye! Gül suyuna batırılmış bir alternatif! Tayyip Erdoğan da Kaç-Ak Saray’da kendi başına kalacak. Formül budur.” *
Sungur Savran’ın formülü içine, Cemaatin sevk ve idaresinde olan veya olmayan liberal ve “sol” liberal aydınları ve TÜSİAD gibi büyük sermaye sözcülerini de eklemek gerekiyor. Tayyip Erdoğan TÜSİAD başkanını durup dururken hedef almış olamaz.
HDP’nin arkasındaki sermaye desteği, 2013 yılından bu yana süren Tayyip Erdoğan’dan kurtulma planlarının bir devamıdır. Bu muhalefet ilk önce Gezi İsyanı’nda ortaya çıktı. Gezi isyanını kendi planları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştılar. Daha sonra 25 Aralık operasyonları ve 30 Mart seçimlerinde boy gösterdiler. Bu sermaye cephesinin başında ABD emperyalizmi var. Yerli ortakları da ABD’nin yanı başındalar. HDP’nin ana TV kanallarında ve gazetelerde daha çok yer bulabilmesinin arkasında bu sermaye cephesinin desteği yatıyor.
Nasıl HDP?
HDP sınıfsal olarak parçalı bir partidir. Kürt ulusunun tüm sınıfları; Kürt proletaryası, Kürt burjuvazisi ve ara katmanların hepsi HDP içinde temsil edilmektedir. HDP ulusal kimlik siyaseti açısından da parçalı bir yapıdadır. Kürtlerin yanı sıra Kürdistan’da yaşayan Araplar, Süryaniler, Yezidiler parti içinde temsil edilmektedir. Sınıfsal ve ulusal olarak parçalı yapısı, doğal olarak HDP’yi ideolojik olarak da parçalı hale getirmiştir.
HDP bu parçalı yapısını seçim başarısı için daha da parçalı ve yamalı bir biçime getirmiştir. Bir yandan Türkiye solu ile daha içli dışlı bir seçim listesi oluştururken; diğer yandan tutucu, dinci ve liberal sağ akımların temsilcileri de HDP’nin seçim listelerinde temsil olanağı bulmuş durumda.
Aslında HDP’nin sınıfsal ve ideolojik olarak parçalı durumu, KÖH’nin parçalı durumunun yansımasıdır. Her ne kadar KÖH sözcüleri tarafından yadsınsa da, KÖH içinde Abdullah Öcalan ve KCK liderlerinin temsil ettiği iki ana akımın varlığı artık gizlenemez durumdadır. Çözüm sürecinde Sırrı Süreyya’nın bunca kilometre yol yapmasının nedeni budur. HDP bu ikili yapının tam ortasındadır. Her iki akım da HDP içinde temsil edilmektedir.
Böylesine parçalı bir yapının yukarıda saydığımız çok farklı kesimler tarafından desteklenmesi de doğaldır. Emperyalizm ve yerli ortakları HDP içinde sınıfdaşları ve onlara bağlı çıkarları için HDP’yi destekliyorlar. Kürtler dışındaki ulusal, din ve cinsiyet temelli azınlıklar da HDP içinde temsil edildikleri için desteklerini açıklamış durumdalar. Kürt ulusunun ve KÖH’nin emekçi yığınları da HDP içinde güçlü bir şekilde temsil edilmektedir.
Neden HDP?
HDP’nin sözünü ettiğimiz parçalı yapısı parti içindeki ve destekçileri arasındaki devrimciler arasında kafa karışıklığına yol açmaktadır. Türkiye devrimci hareketi HDP’ye destek konusunda bölünmüş durumdadır. Politikalarını Kürt düşmanlığına vardırmış, şovenist parti ve çevreler HDP karşısında yerlerini almışlardır. Liberal solcuları ise bu bölümde yani devrimciler içindeki destekçiler arasında değil; sermaye sözcülerinin, sağın temsilcileri arasında saymak daha doğru olur.
Genel olarak Türkiye devrimci ve sosyalistleri HDP’ye seçim desteği konusunda iki ana grupta toplanmış durumdalar. İlk grupta HDP’ye koşullu ya da koşulsuz destek sunan dostları, ikinci grupta ise açık tavır almayan utangaç destekçiler yer almaktadır.
Kürt sosyalistleri ve “iltihakçı” Türk sosyalistlerinin emek ve gönül verdikleri partinin başarısı söz konusu olduğundan en rahat kesim olması doğaldır. Ancak onların dahi partinin heterojen yapısı karşısında çok da gönül rahatlığı içinde olduğunu söylemek doğru olmaz sanırım. HDP dışında kalan devrimci ve sosyalistlerin HDP’nin parçalı yapısı karşısındaki kafa karışıklığı, onların HDP’ye seçim desteği tavırlarına yansımış durumdadır.
Peki devrimcilerin, sosyalistlerin HDP’ye seçim desteği sunmanın gerekçesi ve nedeni nedir? Türkiye devrimcilerinin HDP’ye destek vermelerinin gerekçesi; her ne kadar HDP içinde zayıf görünse de, KCK içinde güçlü bir şekilde yer alan radikal devrimci damarın bulunmasıdır. Bu radikal devrimci akım yoksul Kürt halkının sınıfsal temsilcisidir. HDP birincisi bu sınıfsal tabanı, ikincisi ezilen ulusun ulusal demokratik hareketi olması ve üçüncüsü verdiği mücadele ile Türkiye genelinde demokratik hak ve özgürlüklerin gelişmesine katkısı nedeniyle; Türkiye devrimcilerinin desteğini fazlasıyla hak etmektedir.
Uluslararası sermaye ve yerli ortaklarının çıkarlarının HDP’nin seçim başarısı ile çakışması ve açık destekleri, devrimcilerin desteğine engel değildir. Devrimciler açısından önemli olan sermaye cephesinin HDP’yi desteklemesi değil, HDP’nin sermaye saflarında yer alıp almadığıdır. KCK ve HDP emperyalistlerin güdümüne girmedikçe ve emekçi halklara karşı uluslararası sermaye ve yerli ortakları ile işbirliği içinde olmadıkça devrimciler onlara desteği kesmemelidir. KÖH’ne devrimci-demokrat desteğin esirgenmesi sermaye cephesinin onu kontrol altına alma isteklerine hizmet eder. Türkiye devrimci hareketi bu yanlışa düşmemeli, KCK ve HDP’nin devrimci demokrat cephe içinde olmasının değerini bilmelidir.
1)Sungur Savran, "Marksizm ne işe yarar?", Gerçek Gazetesi, s. 66, Nisan 2015.