Kürtlerin ulusal demokratik haklarını gasp eden cephe demokrasi cephesi olamaz!

HDK-HDP dışında kalan sosyalist örgütlerin bir bölümü Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra yeni bir muhalefet odağı oluşturmak için harekete geçti. Daha doğrusu Gelenek-SİP-TKP çizgisi ile ÖDP ayrı ayrı oluşturdukları cephelerini birleştirmeye çalışıyorlar. Neden, daha önce değil de şimdi? Çünkü bu iki cephe de Cumhurbaşkanlığı seçiminde seçenek olamadılar.

HDP’nin seçimde gösterdiği başarı da bu partilerin HDP dışında alternatif bir odak oluşturma istemlerine neden oldu.

Bu amaçla harekete geçen ÖDP’nin (Özgürlük ve Dayanışma Partisinin) çağrısıyla iskeletini ÖDP, KP (Komünist Parti) ve HTKP (Halkın Türkiye Komünist partisi) oluşturduğu bir “birliktelik” arayışı gündeme geldi.

Bu birliktelik arayışı şimdiye kadar iki toplantı yaptı. Birincisinde “birlikte mücadele” konusunda ortak irade oluştu. İkincisinde ise “ birlikte mücadeleye çağıran” bir sonuç metni yayımlandı.

Basından izlediğim kadarıyla ne toplantı çağrısı yapan ne katılanlar “birlikte mücadelenin” biçimi konusunda henüz ortak görüş bildirmediler. Ancak söz konusu birlikteliğin sosyalist solun birliği olmadığı görüşü genel kabul gören bir görüş. Yani bu toplantılar sosyalist parti, hareket ve kişileri bir parti içinde birleştirmeyi hedeflemiyor.

Geriye iki alternatif kalıyor; birincisi bu partilerin, grupların ve kişilerin oluşturacağı HDK-HDP türü bir cephe örgütlenmesi, ikincisi demokratik kitle örgütlerini de içine alan bir “demokratik güç ve eylem birliği” platformu.

                                                           ***

Gelelim “birlikte mücadele” çağrı metnine. Metinde dile getirilen amaç ve hedefler tamamen burjuva demokratik hak ve özgürlüklerdir. Bu da gösteriyor ki, amaçlanan birliktelik ne sosyalistlerin birliği, ne sosyalist cephedir. Amaç ÖDP ve TKP eksenli oluşan iki cephenin Birleşik Muhalefet Hareketi’nin ve Sol Cephenin bir araya getirilmesiyle yeni bir cephenin oluşturulmasıdır.

Nitekim toplantıdan sonra yayımlanan KP Merkez Komitesi bildirisinin başlığı (Solda yeni cephe oluşumunu selamlıyoruz) bu amacı ifşa ediyordu. Sol Gazetesinin “Solda Yeni Bir Cephe Oluşuyor” manşeti de, daha katılımcıların bile bilmediği bir sonucu kamuoyuna ilan etmiş oluyordu. Kemal Okuyan ve Aydemir Güler ekibi daha kapsamı yani cephe örgütlenmesi mi, güç birliği platformu mu olduğu belli olmayan, bu yüzden isim bile verilemeyen oluşuma hem cephe diyor hem de Sol Cephe'yi anımsatan bir isimle duyuruyor: “Sol(da yeni bir) Cephe! İşte halkımızın “alan da kaçan mı” dediği köylü kurnazlığı budur!

                                                            ***

Peki, KP ekibi bu cesareti nerden buluyor? Bence toplantıya ve sonuç bildirgesine ÖDP ile birlikte vurduğu damgadan buluyor. Sonuç bildirgesi dikkatlice okunursa Gelenek-SİP-TKP hareketinin ve son dönem ÖDP’sinin damgasını taşıdığı çok açık görülecektir. Hedeflenen eşitlik, özgürlük, kardeşlik, bağımsızlık, laiklik ve kamuculuk gibi burjuva demokratik amaçlar Sol Cephe’nin amaç ve hedefleridir. Son dönemde ÖDP’nin de aynı çizgiye gelmesi ile iki hareketin, cephenin bir araya gelmesinin önündeki engeller kalkmış oluyordu.

Daha hiçbir katılımcı toplantıların ne tür bir birliktelikle sonuçlanacağını bilmiyor iken, KP Merkez Komitesi’nin “birlikteliği” yeni bir cephe oluşumu sayması ve Sol Cephe’nin birikiminin bu yeni cepheye aktarılacağını ilan etmesi,”alan da kaçan mı” tavrından başka nasıl adlandırılabilir?

Ankara toplantılarının açtığı alanın Sol Cephe ve benzeri başka platformlardan daha geniş bir kompozisyonu barındırdığı görülmektedir. Komünist Parti bu durumu olumlu görmekte, Sol Cephe'nin birikiminin benzer ilkesel yaklaşım ve örgütlenme arayışlarının söz konusu olduğu platformlarla bütünleştirilmesinin yerinde olacağını değerlendirmektedir.”

( KP Merkez Komitesi Bildirisi, Birgün Gazetesi, 24 Eylül 2014)

Toplantıların Sol Cephe ile Birleşik Muhalefet Hareketi’nin birleştirilmesi kararı ile sonuçlanması bir olasılıktır. Ancak KP’nin daha bu karar alınmadan kamuoyunu bu doğrultuda şekillendirmeye çalışmasındaki amaç, toplantıların başarısızlığını şimdiden üzerinden atmak olabilir mi?

                                                              ***

Burjuva partileriyle anti-faşist cephe kurulması fikri başarıya ulaşmamış, sosyalist devrimlerin önünü kesmekten başka bir işlev görmemiş eskimiş bir stratejidir. Günümüzde demokrasi mücadelesi işçi sınıfı öncülüğünde gerçekleştirilecek sosyalizm mücadelesinin bir parçası olmak zorundadır. Ancak, günümüz sosyalist hareketinin çoğunluğu bu dersi özümsemiş değildir. Hâlâ aşamalı devrim ve burjuva demokrasisi mücadelesine takılı kalan görüşler varlığını sürdürmektedir. Sırf CHP milletvekillerinin katılımını sağlamak amacıyla, kurulmaya çalışan “birlikte mücadele” toplantısının sonuç metninde burjuva demokratik kavramların dışına çıkılmaması bu çarpık anlayışın sonucudur.

CHP milletvekilleri gerçekten anti-faşist ve demokrat kişiler ise, partilerinden ayrılarak bu birliktelikte yer alabilirler. Bu vekilleri hem bir burjuva partisi olan CHP yönetimine bağlı olması, hem çağımızın gerektirdiği anlamda demokrat olmaları mümkün değildir.

                                                             ***

Gelelim konunun can alıcı noktasına. Türkiye’de Kürt sorununu yok sayan ya da yanlış değerlendiren hiçbir görüş, hareket ya da birlik demokratik sayılamaz. Bugün burjuva demokratik planda dahi demokrat olmanın tek ölçütü Kürt sorununa yaklaşımda saklıdır.

Ankara/Vişnelik toplantılarının sonuç metni bu açıdan sınıfta kalmış sayılmalıdır. Sonuç bildirgesinin ulusal/Kürt sorunu maddesine Gelenek-SİP-TKP çizgisinin ve ÖDP’nin egemen ulus şovenizmi damgasını vurmuştur.

Kürt sorununda kardeşlik ve birlikte yaşama iradesini güçlendirerek demokratik, adil, onurlu ve eşit yurttaşlığa dayanan bir çözüm için; birlikte mücadele etmek amacıyla ortak bir irade oluşturduğumuzu ilan ediyoruz.”

Bu görüş tamamen küçük burjuva milliyetçiliğinin, sosyalist sol içindeki uzantısı Gelenek-SİP-TKP hareketi ve ÖDP’nin görüşüdür. Bu hareketin ulusların kendi siyasal geleceklerini belirleme mücadelesini desteklemek bir yana, bu haklarının dahi olmadığını savunduğu biliniyor. Toplantı sonuç bildirgesi de bu doğrultuda yazılmış bir metindir. 

Leninci görüşe göre, egemen ulus sosyalistlerinin birliktelikten yana olmasına rağmen ayrılma hakkını savunması gerekir. Ezilen ulusun nasıl yaşayacağına egemen ulusun komünistleri karar veremez. Bu hak ve yetki gaspıdır. Ancak bu toplantıyı örgütleyenler ve katılımcıların ezici çoğunluğu sosyalist olmasına karşın bu Leninci ilkeyi unutmuş görünüyor. Ezilen ulusun ayrılma, ayrı devlet kurma demokratik hakkından hiç söz etmeden, birlikte yaşamayı savunan egemen ulus sosyalistlerine Lenin, sosyal şoven adını takmıştır. Bırakın nasıl yaşamaları gerektiğine Kürtler karar versin! Bunu savunmak için komünist olmaya bile gerek yok!

Birlik toplantısı iki açıdan böyle bir hataya düşmüş olabilir. Birincisi HDP karşıtı bir alternatif odak oluşturma istemi, ikincisi ise ulusal hak ve özgürlükleri formüle eden, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı (UKKTH) ilkesinin sadece sosyalistlerin savunması gerektiğine inanmaları ya da savunmayan küçük burjuva milliyetçileri ürkütmek istememeleri.

Sosyal şoven yaklaşımları bilinen parti ve kişiler dışında kalan sosyalistler, sanırım, geniş bir demokrasi birliği ya da cephesi kuruyoruz gerekçesiyle ulusların kendi geleceklerini belirleme Leninci ilkesini göz ardı edebileceklerini düşündüler. Ama unuttukları bir demokrasi gerçeği var, ulusal hak ve özgürlükler burjuva anlamda dahi demokrasinin bir gereğidir.

Kürt sorununda birçok katılımcının içine sindirdiğine inanamadığım bu maddenin; Gelenek-SİP-TKP hareketi ve ÖDP’nin cephelerini birleştirirken, CHP’ye yaktıkları yeşil ışık olarak anlaşılması gerekir.

Ama yaşayacağız ve göreceğiz ki, hayat onları saf dışı bırakacak. Çünkü Ulusal Sorun gibi bir sorunda burjuva demokratik bir hak olan ayrılma hakkını savunamayanlar ne devrimci demokrat, ne sosyalist olabilir.

Ezilen ulusun siyasal haklarını savunamayan, tıpkı burjuvazi gibi onlar adına karar veren bir cephe Marksistler, devrimciler, komünistler tarafından “Sosyal Şoven Cephe” olarak anılacaktır.