Kamp bitti, sürekli devrim mücadelesi devam ediyor
Devrimci İşçi Partisi’nin (DİP) düzenlediği Sürekli Devrim Eğitim Kampı, beşinci günün sabahı düzenlenen kapanış oturumuyla tamamlandı. Katılımcıların oturumda görüş ve düşüncelerini paylaşmasından sonra, kampımız Sungur Savran’ın kapanış konuşmasıyla sona erdi.
Bu yıl altıncısı düzenlenen kampımızın ilk gününde, Trotskiy'in sürekli devrim teorisi ve Sovyetler Birliği analizinin günümüz sınıf mücadeleleri açısından önemini değerlendirdik. İkinci gün ise mücadelemize yön veren Geçiş Programı hakkında ve üniversitede sınıf mücadelesi ve Özgür Emekçiler Üniversitesi programı konusunda iki ayrı oturum gerçekleştirdik. Üçüncü gün, sabah oturumunda bir yoldaşımız 2015 Mart ayında yapılan 3. Kongremizin ışığında dünya durumunu değerlendirdi. Aynı gün öğleden sonra ise Marksizm ve savaşlar sunumu çerçevesinde verimli bir tartışma yaptık. Dördüncü gün, Türkiye’de siyasal durumu ve işçi sınıfı mücadeleleri bakımından 2015 yılına damga vuran metal grevlerini değerlendirdiğimiz oturumlarda, tüm kamp katılımcıları önemli katkılar ve deneyim aktarımları yaptı.
Sürekli Devrim Eğitim Kampı yalnızca teorik ve politik tartışmalardan ibaret değildi. Tiyatrodan müziğe, film gösteriminden sportif faaliyetlere ve çeşitli politik ve pratik atölyelere kadar kampımız pratik anlamda da bir eğitime dönüştü.
Yoğun ve coşkulu geçen dört günün ardından, beşinci günün sabahında kapanış oturumunu gerçekleştirdik. Kapanış oturumunda yoldaşlarımız ve dostlarımız kamp hakkındaki değerlendirmelerini dile getirdiler. Ayrıca, çalışmak zorunda oldukları için kampımıza katılamayan işçi yoldaşlarımızın yolladığı selamlama mesajları da okundu.
Oturumda son söz, kapanış konuşmasını yapması için DİP Genel Başkanı Sungur Savran’a verildi. Savran, sözlerine DİP'in bu kampının öncekilerden çok önemli bir yönüyle ayrıldığını söyleyerek başladı. Proletaryanın öncü partisinin eğitim kampında, kol emekçilerinin sayısının artmış olmasının bu kampı daha değerli hale getirdiğini, ama en önemli olanın büyük fiili metal grevi üzerine düzenlenen oturumda, işçilerin ve işçi çalışması yürüten partililerin Bursa'dan, Kocaeli'nden, Gebze'den, Manisa'dan, Eskişehir'den, Ankara'dan, Çorlu'dan, sadece haber aktarmadığını, mücadele içindeki deneyimlerini, gözlemlerini, politika önerilerini aktardığını, partinin işçi sınıfı içinde yaşayan bir parti haline gelmiş olduğunu ifade etti.
Kampımıza adını veren Sürekli Devrim teorisinin ve programının mimarı Trostkiy’e de değinen Savran, teoriyle donanacağımızı, ama pratiğe yoğunlaşacağımızı, çünkü koskoca bir dünyayı devrimle değiştireceğimizi vurguladı. Sadece Türkiye değil, dünya ve Ortadoğu durumunun da değerlendirildiğini, bu anlamda özellikle Filistin'li Marksist bir devrimcinin katılımıyla yapılan atölyenin kampımıza değer kattığını belirtti.
Konuşmasına kampımıza katılan üç temel unsur, işçileri, sınıf çalışması yapan gençliği ve kadınları selamlayarak devam etti. Emekçi kadınlara “Emekçi kadınlar! Gelin mücadelenin en ön saflarına geçin, yolumuzu siz açın” dedi. Karl Marx’ın ihtiyar köstebek benzetmesine referans yaparak, devrimin aramızda dolaştığını söyleyerek konuşmasını tamamladı.
Kampımızın kapanış oturumu, uluslararası işçi sınıfının marşı Enternasyonal’in coşkuyla hep bir ağızdan söylenmesiyle son buldu.
Zafere Kadar Sürekli Devrim!
Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi!
Yaşasın Devrimci İşçi Partisi!