Jandarmada tehlikeli dönüşüm
Türkiye’de ordunun profesyonelleşmesinde çok önemli bir eşik daha geçiliyor. Anadolu Ajansı’nın haberine göre 31 Temmuz 2019’dan sonra Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde askerlik görevini yapan er ya da yedek subay kalmayacak. Böylece tüm Jandarma teşkilatı profesyonelleştirilmiş olacak.
Jandarmanın profesyonelleştirilmesi, bir yönüyle de polisleştirilmesi anlamına geliyor. Somut olarak polis ve jandarma arasında her kademedeki personelin geçici görevlendirmesi de öngörülüyor. Bu, iki teşkilatın iç içe geçmesi demek. Bu sürecin en önemli adımı 15 Temmuz’dan sonra bir KHK ile Jandarma Genel Komutanlığı’nın (Sahil Güvenlik Komutanlığı ile birlikte) İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasıydı. Ardından jandarma üniformaları değiştirildi. Tabiri caizse jandarmaya polis kıyafeti giydirildi.
Jandarmanın profesyonelleştirilmesi ve polisleştirilmesi, aynı zamanda ciddi anlamda siyasallaştırılması demek. Jandarmanın emir komuta zincirinin tepesinde, iktidar partisine mensup bir İçişleri Bakanı bulunuyor. 16 Nisan referandumuna eklenen bir madde ile seçim dönemlerinde tarafsız İçişleri Bakanı zorunluluğu ortadan kalktı. Eski dönemde seçimlere mevcut bakanın istifası sonrasında partisiz İçişleri Bakanı ile gidilirken son seçime iktidar partisinin bakanı ile gidildi. Bu bakanın partisi Suruç’ta silahlı seçim faaliyeti yaptı, bu partinin seçim başarısı bazı semtlerde adeta bir silahlı propagandaya dönüştü. Aynı bakan Diyarbakır Barosu’nu, tümüyle yasadışı şekilde PKK’nın cephe örgütü ilan etti. HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan’ı telefon konuşmasında tehdit etti. Şimdi, asker cenazelerinde CHP il başkanlarının protokole alınmaması için talimat veriyor.
Şu anda jandarma saflarında askeri yükümlülüğünü yerine getirenler sadece AKP’liler ya da MHP’liler değil. CHP’li de HDP’li de var. Yani halk var. Profesyonelleştirme, jandarmayı halktan koparıyor. Tam profesyonelleşmiş jandarmaya asker alımı, AKP’nin memur alımında gözettiği kriterlerle gerçekleşirse, mezhepsel ve etnik olarak homojen bir askeri yapı kurulması tehlikesi ile karşı karşıyayız demektir. Bu jandarmanın çıplak biçimde bir iç savaş aygıtına dönüştürülmesi anlamına gelir. Son derece tehlikelidir. Bölücüdür. Kardeş kavgasına davetiye çıkartmaktır.
Profesyonelleştirmenin halkla ilişkiler ve finansman ayağını ise yine bedelli askerlik oluşturacağa benziyor. AKP ve MHP anlaştı. Askerliği halk için ezaya çeviren yapı, gençlerin işsizlik sorunuyla birleşince bedelli askerliği bekleyenlerin sayısı oldukça fazla. Öyle ki bedelli askerlik etkili bir seçim yatırımı konumunda.
Bugün bir kez daha Devrimci İşçi Partisi dışında bedelli askerliğe ve profesyonel orduya karşı çıkanı bulmak zor. Karşı çıkışımızın gerekçelerinin başında, bedelli askerliğin sınıfsal eşitsizliği derinleştirmesi geliyor. Bir kez daha devlet halkına ya paranı ya canını diyor. Ama bir gerekçesi daha var: Halkın bir bütün olarak görev yaptığı bir ordu, önemli dönüm noktalarında, paralı askerler ordusundan, profesyonel ordudan daha büyük bir ilerici potansiyele sahiptir.
Bugün ortaya konulan gelişme hiçbir şekilde kabul edilemez. Jandarmanın geçirdiği evrim, gelinen yer ve ortaya çıkan tehlikeler bu tutumumuzun ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Temmuz 2018 tarihli 106. sayısında yayınlanmıştır.