İnkârın 99 hali
1915 yılında yaşanan Ermeni tehciri ve katliamı, modern Türkiye’nin temellerinden birinin oluşturur.
Bu olaylar sonucunda binlerce yıldır Anadolu’da yaşamakta olan bir kavmin torunları olan bir ulus bu coğrafyadan kazınmış, varlığı bütün izleriyle birlikte silinmiştir. Bu, soykırımın klasik tanımıdır. Bu yüzden 1915 olaylarına “soykırım” diyemeyen her tutum, hakikatin inkârı üzerine yükseliyor demektir.
Bu olaylar sonucunda çokuluslu bir imparatorluğun ana coğrafyası olan Anadolu’nun önce tek bir dinin (İslam’ın), sonra tek bir ulusun (Türklerin), nihayet tek bir mezhebin (Sünnilik) vatanı haline getirilmesi yönünde bütün 20. yüzyıl Türkiye tarihine damga vuran zalim süreç başlamıştır. Bu yüzden 1915 olaylarının Türk ulusunun hâkim sınıflarının başka her türlü dini ve etnik grubu Anadolu sathından kazımak veya Türkleştirmek amacıyla bir büyük taarruza geçişinin ilk aşaması olduğunu dile getiremeyen her tutum hakikatin inkârı üzerine yükseliyor demektir.
Bu olaylar sonucunda nüfusu 1 ila 2 milyon arasındaki Ermeni toplumunun taşınmaz ve taşınır mallarına “emvali metruke” adı altında devlet ve yeni yetme Türk burjuvazisi ve Kürt hâkim sınıfları el koymuştur. Bu yüzden 1915 olayları ile açılan süreçte Türk burjuvazisinin ilk birikiminin gayrimüslim halkların mallarının yağmalanması sayesinde gerçekleşmiş olduğunu gizleyen her tutum, hakikatin inkârı üzerinde yükseliyor demektir.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Ermeni soykırımının sembolik tarihi 24 Nisan’ın 99. yıldönümü arifesinde dikkatle hazırlanmış ve dokuz dilde yayınlanmış olan bildirisi, AKP hükümeti ayakta kalırsa 100. yıl stratejisinin ne olacağını ortaya koymuştur: Ermeni halkının kayıplarına saygılı bir dille yaklaşmak, ölümler için taziye sunmak, tarihi araştırmaya açık görünen bir tutum konusunda ısrarlı olmak, ama Ermeni halkının yaşadıklarını Osmanlı’nın I. Dünya Savaşı’nda öteki halkların yaşadığı ölümler içinde eritmek, halkların acılarının ortak olduğunu söyleyerek Ermenilerin özel bir şey yaşadığını daha yumuşak bir dille de olsa inkâr etmeye devam etmek.
Hayır, Ermeni ulusu I. Dünya Savaşı döneminde öteki din ve uluslardan halklardan farklı bir şey yaşadı. Savaşta her türlü nedenle bütün halklar büyük kayıplar vermiş olabilir. Ama yalnızca Ermenileri devlet planlı ve kasıtlı biçimde katletti. Yalnızca Ermenilerin Anadolu’da kökü kurutuldu. Yalnızca Ermenilerin malı mülkü sistematik biçimde yağmalandı.
Tayyip Erdoğan’ın dili geçmişe göre yumuşamış olabilir. Ama 99 yıllık inkâr devam ediyor. Proletarya enternasyonalistlerinin görevi, 100. yılda soykırımın tanınması ve buna uygun tedbirlerin alınması için mücadele etmektir. Çünkü halklar arasındaki zehir boşaltılmadan ne Ortadoğu ve Kafkaslara barış gelir, ne de sosyalist bir federasyon mümkün olur.