Devrimci İşçi Partisi’nden yolsuzlukla mücadele kampanyası
Devrimci İşçi Partisi, işçi ve emekçilerin düşmanı gerici AKP iktidarının en zayıf yanlarından birinin yolsuzluklar olduğunu tespit etmiş bulunuyor. 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarının Gezi ile başlayan halk isyanının hâkim koalisyonda derin bir çatlak yaratması sonucunda ortaya çıktığını saptayarak bunların üzerine gidilmesinin büyük bir önem taşıdığını savunuyor. Şimdi Meclis Soruşturma Komisyonu faaliyetleri dolayısıyla toplumun gündemine gelen dört bakanın yolsuzluğu meselesinin, işçi sınıfı güçlerinin ve toplumsal muhalefetin bütün gücüyle üzerine gitmesi gereken bir mesele olduğu gerçeğinden hareketle Ocak ayında bu doğrultuda bir kampanya başlatıyor.
2014: Hırsızların aklanma yılı
Ocak 2015 sanki Aralık 2013’ten sonra gelen ay! 17 Aralık operasyonu yapılmış. Bütün suç delilleri ortaya dökülmüş. Bu yüz kızartıcı manzara karşısında milletin vekilleri olduğunu iddia edenler de derhal duruma müdahale ediyor, bir komisyon kuruyor, rüşvet ve yolsuzluluğun bu ülkede ne kadar ağır bir suç olduğu anlaşılsın diye yolsuzluğa bulaşmış olduğu belgelenmiş ve bu yüzden görevlerinden alınmış olan bakanları Yüce Divan’a yolluyor!
Oysa Aralık 2013 ile Ocak 2015 arasında koskoca bir yıl var. O koca yıl ise AKP iktidarının, polisi ve savcıları susturarak ve bastırarak, medyayı kontrol altına alarak ve yasaklayarak, interneti karartarak, yargıyı dağıtarak, sadece Tayyip Erdoğan’ı doğrudan ilgilendiren 25 Aralık dosyalarının değil, dört bakanın suçlarını içeren 17 Aralık dosyasının da özel görevle atanmış savcılar tarafından takipsizlik kararıyla kapatılmasına tanık oldu. Yılın son günleri bu bakımdan son derecede çarpıcı bir gelişmeye tanık oldu. Paraları ayakkabı kutularında ve yatak odalarındaki kasalarda saklayanlar, yargının el koymuş olduğu servetlerine kavuştular. Çantalar dolusu parayı faiziyle birlikte geri aldılar, sırtlarına yüklediler, bütün Türkiye’nin gözü önünde çekip gittiler!
Saatli bomba
2014 başbakanın ve dört bakanın aleyhinde sayısız delilin ortaya çıkmış olmasına rağmen bir delil karartma ve kuşkuluları aklama yılı oldu. Ama bütün bunların yanı sıra bir şey daha yapıldı. Dört bakanın milletvekili olarak dokunulmazlığı olduğundan meclise onlar hakkında bir fezleke gelecekti ve meclis bu fezlekede var olan deliller üzerinden bakanların durumunu değerlendirecekti. Fezleke bir türlü gelmedi, geldiğinde bir türlü işleme sokulmadı. AKP’nin elindeki meclis başkanlığı ipe un serdi. Sonra AKP kurulacak komisyona bir türlü üye vermedi. Ayrıca CHP ve MHP’nin önerdiği üyelerin daha önce bu konuda fikir açıklamış olduğunu, dolayısıyla soruşturma komisyonunda tarafsız davranamayacaklarını iddia ederek itiraz etti.
Bu arada atı alan Üsküdar’ı geçmiş, Beylerbeyi Sarayı’na çalışma ofisini kurmuştu. Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olduğu için sorumsuzluk zırhına bürünmüştü. Artık komisyon çalışmaya başlayabilirdi. Ne var ki, bu strateji aynı zamanda bir saatli bomba yaratmıştı. Erdoğan artık AKP’nin doğrudan başında değildi. Bir de başbakan atamıştı. Hem AKP, hem bu başbakan önümüzdeki seçimleri düşünmek zorundaydı. Davutoğlu için seçimlerde alacağı oy oranı hayatidir. Çünkü Gül gölgede bekliyor. Düşük bir oy ve Davutoğlu tepetaklak devrilir!
AKP’de çatlak
Bu yüzden AKP saflarında bakanların Yüce Divan’a yollanması gerektiği konusunda sesler yükseliyor. Erdoğan meselenin yeniden kendisine sıçrayacağından korktuğu için eski bakanların Yüce Divan’a gönderilmesini istemiyor. Oysa Davutoğlu “kol kopartmak”tan söz etti. Sonra da bakanlara Yüce Divan’ı kendilerinin talep etmelerini “tavsiye” etti. Danışmanı Etyen Mahçupyan AKP içinde yolsuzluk konusunda huzursuzluktan söz ediyor. Meclis Başkanı Cemil Çiçek Yüce Divan’ı adres gösterdi. AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal gazetecilerin soruları üzerine “ben olsaydım Yüce Divan’a giderdim” dedi. Üç dönem barajına çarpacak olan 70 vekildeki huzursuzluk yayılıyor. Dört şaibeli bakan da kendi içlerinde bölünmüş durumda. Erdoğan Bayraktar Tayyip Erdoğan’ı yakabileceğini biliyor. Daha önce “benim yaptığım her şeyden başbakanın haberi var” demişti. Onu Yüce Divan’a yollamak Erdoğan’ı yakmak anlamını taşıyor.
2015’i yargılama ve cezalandırma yılı yapalım!
Öyleyse zayıf halkaya yüklenelim! 5 Ocak’ta komisyonda Yüce Divan oylaması var. Ocak sonunda da genel kurulda. Halkın Yüce Divan talep etmesi için mücadele edelim. AKP basınç altında, hayatı dar edelim ona. Şayet bakanlar Yüce Divan’a giderse bütün 2015’i yolsuzluğa karşı mücadele yılı haline getirelim. Halkın gözü önünde kirli çamaşırların ortaya serilmesi, işin yayılmasına, hırsızların birbirine düşmesine yol açacaktır.
Bu büyük hırsızlığı sadece halk yargılayabilir. Şimdi Yüce Divan olanağını oraya gidecek yolun açılması için kullanmalıyız!