Cihan yoldaşa ilk mektup
4 Ekim'de tutuklanan yoldaşımız Mustafa Cihan Yılmaz'a Antalya'dan bir yoldaşın yazdığı mektubu aşağıda yayınlıyoruz. Cihan yoldaşa göndermek istediğiniz mektupları Antalya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Döşemealtı/ Antalya adresine postalayabilirsiniz.
Devrimci dostum Cihan;
Bugün seni koklamaya çalıştık adliye kapısının önünde.. Antalya'nın Toroslar’dan boşalan soğuk rüzgarını iliklerimize hapsederek, açılan kapıdan çıkışını bekledik.. Seni hiç görmeyen insanlar, kapıda senin özgürlüğünü bekleyen insanlara yemekler getirdiler.. Sen açken biz yiyemedik.. Lokmalar boğazımızda perçinleşti.. Özgürlük şarkıları söyledik, devrimci şiirler okuduk.. Herkesin dilinde seninle geçen günlerinin güzellikleri vardı.. Zaten kötü gün geçmiyordu ki seninle be..
Çok kısa süredir tanışıyorduk seninle.. Daha çayına kaç şeker atarsın bilmiyorum bile.. Parti'deki yoldaşların hep dikti tuttu başımızı.. Onların gözleri değil kalpleri ağlıyordu içlerinde.. Ama dik tuttular başlarını ve dik tutmamızı söylediler bize.. İtiraf edeyim, ben evde gizliden gizliye ağladım.. Sinirden ağladım be kardeşim.. Seni kötülemeye çalıştıkları için kızdım, uğruna yaşamını koyduğun davadan alıkoymaya çalıştıkları için.. Bu halkın özgürlüğünü istedin diye seni kötü biri olarak görmelerine ve göstermeye çalıştıkları için kızdım ve sinirlendim kardeşim..
Senin kim olduğunu kısa da olsa bu süre içinde çok iyi gördüm.. Onurunu ve gururunu çiğnetmeyen o devrimcilerden olduğunu gördüm.. Mahir'i gördüm bazen, bazen de Deniz'i.. Özgürlük taşan kalbini, yufka yürekli ruhunu ve devrimi taktığın kolundaki o güçlü bileğini gördüm.. Parti'den büyüklerini gördüm, dimdik ve babacandılar.. Avukatını gördüm, dünyanın en cesur adamıydı; "Devrim" kelimesi öyle bir çıkıyordu ki ağzından, adliyenin zemini sallanıyordu.. İnanır mısın kardeşim, böyle büyüklerinin yoldaşı olduğun o kadar belli ki... Sen güzel insanların dava arkadaşıymışsın, tüylerim diken diken oldu.. Bağımsızım diyordum ya hep, senin o dipdiri duruşun ve yoldaşlarının kemik titreten cesaretleri beni göklerde dolaştırdı bugün.. Yoldaş oldum ben de.. Senin ve yoldaşlarının yoldaşı oldum.. Artık ben de sana kardeşim yerine "Yoldaşım!" diyeceğim.. Demiştin ya hani, "Yoldaş, bizde kardeşten öte ve daha da önemlidir.. !" Aynen öyleymiş yoldaşım, aynen öyle..
Onlar seni tutukladılar ama büyük bir özgürleşme hareketinin fitilini yaktılar aslında.. Haksız oldukları elbet anlaşılacak ve durduramayacaklarını görecekler halkların coşkun akan selini.. Biz korkmuyoruz yoldaşım, sakın bizi dert etme.. Dert etme diyorum çünkü sen yine kendini değil bizi ve devrimi düşüneceksin, biliyorum.. Dert etmesi gereken adalet organları aslında.. Onlar kendi hallerini düşünsünler.. Zira seni tutuklamakla büyük hata ettiler, çünkü sen onları da yola getireceksin, inanıyoruz.. Demişsin ki “Sakın ağlamasınlar, başlarını dik tutsunlar, yoldaşlarımı mutlu görmek istiyorum!” Merak etme yoldaş, ağladığımızı kimseler görmeyecek.. Gözyaşlarımızı senin tahliye gününe saklıyoruz sevinçten dökmek için..
Yaaaa.. Öyle işte devrimci dostum.. Yoldaşım! Seni dışarıda aratmıyoruz, ama sırf aratmıyoruz diye de oralarda çok takılma! Gel hemen, çık çabucak güneşsiz yerlerden.. Yoksa güneşi alır getiririm yanına.. Elim yanar ama sen tutarsan bir kez, iyileşir, bilirim yoldaş.. El ele getireceğiz devrimi bu ülkeye.. Elimiz yanacak biraz ama, tutacak çok yoldaşımız var bizim.. Bu arada seni Fikret Kızılok’un Akın Var Akın şarkısının o aklıma gelen cümleleriyle selamlıyorum.. Sağlıcakla kal..
Gör nasıl yeniden yaratılırım.
Namuslu genç ellerinle,
Kızlarım, oğullarım…
Oğullarım var gelecekte.
Her biri vazgeçilmez CİHAN parçası.
Kaç bin yıllık,
Kaç bin yıllık hasretimin goncası.
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim.
Bir umudum da sende,
Anlıyor musun?
Akın var, güneşe akın!
Güneş'i zapt edeceğiz!
Güneş'in zaptı yakın!
Gözlerinden Öperim Yoldaşım..