Böcekli iktidar oyunları
Gülen Cemaati ve AKP arasındaki çekişme devam ederken, Başbakan Erdoğan, geçenlerde NTV’de katıldığı bir programda, evinin altındaki çalışma ofisinde “böcek” denilen cihazlardan bulunduğunu belirterek kendisinin de yasadışı dinlendiğini açıklamıştı. Burjuva medyasında, böceklerin, 3- 4 aylık olmadığı, MİT müsteşarı ve yardımcılarının ifadeye çağrılması krizinin olduğu günlerin hemen ardından konduğu ortaya atıldı.
Erdoğan’ın açıklamaları ODTÜ’deki devlet teröründen sonra gelmişti. Gülen Cemaatinin sesi Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce ODTÜ olaylarıyla ilgili şöyle yazıyordu. “AK Parti’yi kapatmaya bile teşebbüs edenler şu an sadece kısmî bir zaaf yaşıyorlar. Ellerinde kaos zemini hazırlama ve iktidarı zaafa uğratma adına sadece iki silah kaldı: PKK terörü ve üniversite olayları… ODTÜ’de olup bitenler asla öğrenci protestosu değildir. Profesyonelce tezgâhlanmış tertiptir.” Ve arkasından AKP’ye verdiği gözdağı geliyordu: “Darbecilerin tetikçilerine, siyasi hesap adına kimse öğrenci muamelesi yapmasın. Oyun, sadece AK Parti’yi bitirme planının devam ettiğini anlatmıyor. AK Parti yönetiminin unutmaması gereken şudur: Yalnız kalırsanız, pusuda bekleyenlerin işini kolaylaştırırsınız...” Samanyolu TV ise ODTÜ haberlerini “Şurası bir gerçek ki, olaya karışanlardan bir bölümü ODTÜ’den değildi. Kampüs içi asayişinden üniversite yönetimi sorumluydu” diye verdi. Yani cemaat AKP’den, İslamcı sermaye Batıcı-laik sermaye kapışmasının bir ayağı olan “vesayetçi Ergenekoncuların” ve kendilerinin elinde olmayan derin devlet elemanlarının üzerine gidilmesi tutarlılığını ve dersanelerin kapatılması kararında olduğu gibi TÜSİAD’la flört ederken dikkat etmesini istiyor.
AKP ve cemaat arasındaki bir başka kırılma noktası, cumhurbaşkanlığı, yerel ve genel seçimlerdeki tayin edici roller bakımından ortaya çıkıyor. AKP, cemaatlerin seçmen üzerindeki etkisini saha araştırmalarıyla öğrenmeye çalışıyor çünkü halkın oy kullanacağı ve ilk turda salt çoğunluğun desteğinin aranacağı cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 1'ler dolayındaki oylar bile kritik bir öneme sahipken, cemaatin oy potansiyelini yüzde 6’dan yüzde 10’a kadar gösteren anketlerin olması Erdoğan’ı tedirgin ediyor. Aslında cemaat, sözcüleri eliyle partili cumhurbaşkanı kurumuna tümden karşı olmadığını açıkladı bile. Mesele başbakanın kim ve kimin kontrolünde olacağı noktasında düğümleniyor.
Esasen, cemaat, Erdoğan’ın zaman zaman Ortadoğu’da liderliğe oynama hırsını da “şeytani” buluyor ve AKP içinde yeni bir kadro düzenlemesi istediğini açıkça belli ediyor. Temel ayrılık noktalarından biri dış politika. Gülen cemaati ABD siyasetine uygun bir hat izliyor. Mavi Marmara meselesinden sonra Gülen, AKP hükümetini eleştiren, İsrail’in tutumunu onaylayan açıklamalar yapmıştı. Yine Arap devrimi sürecine ABD müdahalesini destekliyor. Oysa AKP, ABD ve AB ile zaman zaman çekişme pahasına o bölgede emperyalizmin belden düşmesine engel olan Sünni kemeri sıkan liderlik rolüne soyundu bir kere.
Bu düğümler sebebiyle cemaatin tehditleri devam ediyor ve Fethullah Gülen, kendi resmi sitesinin yanı sıra, aynı zamanda birçok gazete ve haber sitesinde yer alan mesajında birilerine “ayar” veriyor: "Makama, payeye, takdire ve tebcile talip olma merdud bir şey"dir, dolayısıyla ona talip olan da merdud bir insan olur”. (Merdud dinen reddolunmuş, kovulmuş, hain anlamına gelir.) Gülerce ise nefislerin sorgulanmasına ihtiyaç olduğuna işaret ediyor. Yani, “Ey Erdoğan, nefsine, şeytana uyma. Öyle kafana göre hareket edemezsin, hem cumhurbaşkanı olacaksın hem başbakanı kontrol edeceksin, hem de TÜSİAD ile el sıkışıp dershanelerimizi kapatacak, Ortadoğu’da istediğin gibi at koşturacaksın. Yok öyle yağma”, diyor cemaat.
Başbakan ise böcek meselesinde derin devlete işaret ediyor ama muğlak bırakıyor ve hangi “derinlerden” bahsettiğine dair adresi açık etmiyor. AKP, cemaatin kozlarından ne kadar çekinir, ya da artık oy potansiyelini mi, böcek ve sıkça sözü edilen cd potansiyelini mi göz önünde bulundurur göreceğiz.
Bu yazı Gerçek Gazetesi’nin Ocak 2013 tarihli 39. Sayısında yayınlamıştır.