Başyazı: Gerçek barış emekçilerle gelir
Gerçeğin ve doğrunun aranacağı yer, AKP’si, CHP’si, MHP’si ile sermaye partilerinin sözleri olamaz. İşçi sınıfının kendi gerçeği çok uzakta değil, Tekel işçilerinin 2010 yılındaki büyük direnişinin bağrında ortaya çıkmıştır. Tekel işçisi aradan düzen partilerini çıkarıp da İzmir’den Diyarbakır’a, Trabzon’dan Bitlis’e kol kola direndiği haftalar boyunca birbirlerinin hassasiyetlerini görmüş tanımıştır. Tekel işçisi “gerçek açılımı biz yaptık” deme cesaretini göstermiştir. Türkiye’de olmasa da, Tekel direnişi boyunca Sakarya’da Türk işçisi ile Kürt işçisi eşitti, kardeşti!
Kürt sorunu Türkiye’nin önemli sorunları içinde başı çekiyor. Bu sorun en başta nüfusun çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçileri ilgilendiriyor. AKP hükümeti ise geniş işçi ve emekçi sınıflarının çıkarlarını gözetmiyor. Temsil ettiği sömürücü bir azınlığın çıkarları doğrultusunda işçi ve emekçileri kandırıyor, yönlendiriyor. Mesela Başbakan Erdoğan, daha dün kendisi başta olsaydı idam edeceğini söylediği Öcalan’ın şimdi Kandil’in karşısında “beklentileri doğrultusunda adımlar attığını” söylüyor. Yine dün “terör örgütü ile görüşen şerefsizdir” diyen Erdoğan, bugün doğrudan kendisini temsilen PKK liderleri ile görüşen MİT görevlilerine dokunulmazlık sağlıyor. Muhalefet de aynı. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hükümete son bir kredi açtık diyor. CHP milletvekili Birgül Ayman Güler ise ağızlarından köpükler saçarak “Türk ulusu ile Kürt milliyeti eşit olamaz” diye haykırıyor.
Bu yalan ve riya rüzgârı içinde işçi ve emekçiler neye inanacağına şaşırmış durumda. Gerçeğin ve doğrunun aranacağı yer, AKP’si, CHP’si, MHP’si ile sermaye partilerinin sözleri olamaz. İşçi sınıfının kendi gerçeği çok uzakta değil, Tekel işçilerinin 2010 yılındaki büyük direnişinin bağrında ortaya çıkmıştır. Tekel işçisi aradan düzen partilerini çıkarıp da İzmir’den Diyarbakır’a, Trabzon’dan Bitlis’e kol kola direndiği haftalar boyunca birbirlerinin hassasiyetlerini görmüş tanımıştır. Tekel işçisi “gerçek açılımı biz yaptık” deme cesaretini göstermiştir. Türkiye’de olmasa da, Tekel direnişi boyunca Sakarya’da Türk işçisi ile Kürt işçisi eşitti, kardeşti!
Şimdi de direnişler, grevler ve tüm hak arama mücadeleleri Türkü ve Kürdü ile işçi ve emekçileri birleştirmeye devam ediyor. Gerçek bir çözümün ve barışın anahtarı da bu mücadelelerde yatıyor. İşçiler ve emekçiler sermaye partilerinin peşinde kandırılarak oradan oraya savrulmak yerine kendi gerçeğini dayatmalıdır. Bu gerçek ırkçılığa inat eşitliktir. Horonla halay ne kadar eşitse Türkçe ve Kürtçe’nin de o kadar eşit olmasıdır. Bu gerçek tasfiye için değil çözüm için müzakeredir. Kürtleri kendi değerlerine, mücadelesine sırt çevirmesini isteyerek değil olduğu gibi kabul etmektir. Bu gerçek, 2009 “açılımı” veya 2011 “Oslo süreci” için olduğu gibi, ilk fırsatta masayı terk edip yeniden işçi emekçi ailelerin çocuklarının ölümüne dayalı bir politika izlemek değil, emekçi halkların kucaklaşmasıdır. Bu gerçek emperyalizme karşıdır. ABD’nin, AB’nin ve tüm emperyalistlerin Türk ve Kürt halklarının arasından sonsuza dek çıkartılmasıdır. Bu gerçek Tekel direnişinde olduğu gibi gerçek bir barış için hep birlikte sınıf düşmanına ve emperyalizme karşı savaşmaya hazır olmaktır!
Yaşasın işçilerin birliği, halkların kardeşliği!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Şubat 2013 tarihli 40. sayısının başyazısı olarak yayınlanmıştır.