Maratonunuz sizin olsun, biz geleceğimizi istiyoruz!
Koronavirüs salgınının etkileri dünya çapında muazzam boyutlara ulaşmış durumda. Kapitalistler ise kârlarını korumak için, hatta bu şartlardan daha kârlı çıkabilmek için insanlığın en büyük kesimi olan emekçilerin fiziksel ve ruhsal sağlıklarını hiçe sayıyorlar. Türkiye’de ve dünyada, hükümetler ve patronlar, gerekli önlemleri almadan milyarlarca insanı işyerlerine göndererek adeta canlarına kastediyorlar.
Kapitalistlerin sadece insan sağlığını değil, gençlerin geleceğini de önemsemediğini sınava hazırlanan öğrenciler olarak çok yakın zamanda görmüş olduk. Erdoğan, 4 Mayıs tarihinde yaptığı açıklamada, salgından dolayı daha önce Haziran’dan Temmuz’a çekilen üniversite sınavının tekrar eski tarihine alındığını açıkladı. Bu kararı hayatın bir an önce normale dönmesi için verdiklerini söylediler ve normalden neyi kastettikleri daha sonradan ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı’nın aynı tarihte yaptığı açıklamada 7 ildeki seyahat yasağının kaldırıldığı da söylenmişti. Bu 7 ilin çoğunun turizm merkezi olduğu, Turizm Bakanı’nın salgının turizmi etkileyeceğini sık sık dile getirdiği de göz önünde bulundurulursa sınav tarihinin geri alınmasının asıl sebebinin turizmi kurtarma yani turizm patronlarının ceplerini doldurma çabası olduğu açık.
Halka ücretsiz maske dağıtmayı bile beceremeyen iktidar, turizm patronlarının kârlarına zeval gelmemesi için milyonlarca gencin geleceğini şekillendirecek bir sınavda bu kadar kolay bir şekilde değişim yapabilmektedir. Karardan sonra sosyal medya üzerinden gösterilen kitlesel tepkilere rağmen kararın geri çekilmemesi, iki üç patronun sözünün milyonlarca gencin sözünden daha önemli görüldüğünü apaçık göstermiştir.
Tepkilerden sonra kararı geri çekmek yerine sınav süresini uzatarak ve barajı düşürerek öğrencileri “yatıştırmaya” çalıştılar, “maraton”un daha rahat geçmesini istediklerini belirttiler. Bu sınavı bir maratona benzetenler, maraton esnasında kuralların değiştirilemeyeceğini bilmiyor olsa gerek! Salgın sürecinde yaptıkları müfredat değişikliklerini, sınav tarihleriyle oyuncak gibi oynamalarını, çevrimiçi ders sürecini yönetememelerini sınav süresine 30 dakika ekleyerek telafi edeceklerini sanıyorlarsa, oldukça yanılıyorlar. Sadece salgın sürecinde yaptıkları yanlışlar değil, yıllardır eğitimi özelleştirme ve eğitim sistemini sürekli değiştirme politikaları da bizi geleceksizleştirirken hâlâ maratondan bahsediyorlar.
Salgın sürecinde birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da iktidar süreci yönetememiş, sınıfta kalmıştır. Bizi bir yarış atına benzetip sıra arkadaşlarımızın omuzlarına basa basa yükselmemizi isteyenlere en iyi cevabı öğrencilerin dayanışması gösterecektir. Arkadaşlarımızın sırtlarına basarak yükselmek yerine onlarla omuz omuza durarak piyasalaşmış eğitim sistemine, patronların ve onların her daim dostu olmuş hükümetlerin beceriksiz yönetimlerine karşı mücadele etmeliyiz. Hesap sorma gününü sandıklara bırakmamalı, şimdiden harekete geçmeliyiz. İktidarın maraton anlayışına ancak ve ancak öğrencilerin dayanışması son verecektir.
DİP’li Liseliler
Bu yazı Gerçek gazetesinin Haziran 2020 tarihli 129. sayısında yayınlanmıştır.