“Ne işsizliği ya” mı?
Tayyip Erdoğan’ın “Bir de utanmadan sıkılmadan diyorlar ki işsizlik var. Ne işsizliği ya? Yeter ki iş istesin vatandaş, iş. İş çok" sözleri kendisinin nasıl bir patron olduğunu ve halka da patronların gözlüğü ile baktığının bir başka kanıtı oldu.
İşte işsizlik gerçeği: 8 milyonluk işsizler ordusu! Her beş gençten biri işsiz! Kadınlarda işsizlik oranı yüzde 28,6!
Öncelikle Erdoğan’ın “ne işsizliği ya” dediği işsizlik gerçeğini resmi TÜİK rakamlarıyla ortaya koyalım. İşsizler ordusunun mevcudu 8 milyon! Geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,4! Her beş gençten biri işsiz! Kadınlarda işsizlik (geniş tanımlı) yüzde 28,6! İşsizlik rakamları yüksek ama azalıyor diyorlar. O da doğru değil. Azaldı dedikleri yüzde 10,6’dan 10,3’e düşen resmi ve dar tanımlı işsizlik oranı. Neden dar tanımlı çünkü sadece son 4 haftada aktif iş arama kanallarından birini kullanmış olanlar bu tanıma giriyor. Çalışmaya hazırım diyen ve çalışmak isteyen ama son 4 haftada aktif kanallardan iş aramamış olanlar dar tanımda işsiz sayılmıyor. İş bulma umudunu yitirenler bu tanımda yok. İş aramanın kendisi de bir maliyet. Fabrikaları kapı kapı gezmeniz lazım. Otobüs dolmuş parası, dışarıda ufacık bir şey yiyip içmenin pahası ortada! Dolayısıyla insanlar iş aramaktan yılıyorlar ve dolayısıyla da işsiz tanımından çıkıyorlar.
O zaman işsizlik olgusunu görmek için istihdama yani çalışan işçi ve emekçilerin sayısına bakacağız. Erdoğan “ne işsizliği ya” dediğine göre giderek istihdam artmış olmalı. Ama TÜİK rakamları tersini söylüyor. Mayıs’tan Haziran’a istihdam artmak bir yana 50 bin kişi azalmış. “Ne işsizliği ya!”
İşçi sadece karın tokluğuna değil can pahasına çalışıyor: Asgari ücret 5.500, açlık sınırı 6.889 lira! Yedi ayda iş cinayetlerinde ölen işçilerin sayısı 1.000’i aştı!
Gelelim iş beğenmemeye… Asgari ücret 5.500 lira! Açlık sınırı yani dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarının toplamı ne kadar? 6.889 lira! Açlık sınırının altındaki ücretleri kimse beğenmez tabii ki. Ve utanması sıkılması olan bir kişi neden bu parayı beğenmiyorsun diye soramaz!
İşçi ücretini sonunda alabilse de karşılığında sadece alınteri dökmüyor. İşçiler çalışırken kanını canını veriyor. 2022 yılının ilk yedi ayında iş cinayetlerinde 1.014 işçi öldü. Patronların sömürüsü altında yıllarını tüketen, hastanelerden çıkamayan, yıllar boyu ilaçlara tedavilere kazandığının misliyle fazlasını harcamak zorunda kalan, en sonunda da emeklilikte yaşa takılan, daha fazla çalıştığı için daha az emekli aylığı bağlanan işçileri, açlık ücretlerini, pis havasız işyerlerini, kelle koltukta çalışma koşullarını beğenmemekle suçlayanda utanma sıkılma var mıdır acaba?
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2022 tarihli 156. sayısında yayınlamıştır.