Erdoğan’dan masallar: Türk lirası dedi dolarizasyonu arttırdı! Nas dedi faizi fırlattı!
Erdoğan’ın ve AKP iktidarının faize karşı olduğuna dair anlatılanlar gerçeğin duvarına çarpıp tuzla buz oldu. Merkez Bankasına baskı yaparak politika faizini yüzde 14’e kadar düşüren Erdoğan sadece bankaların Merkez Bankasından daha ucuza borçlanmasını sağlamış oldu. Devlet tahvillerinin faizi ise yüzde 22,5 seviyelerine çıktı. Yani Merkez Bankası yüzde 14’le borç veriyor, devlet yüzde 22,5 ile borçlanıyor. Ne faizle mücadeleymiş ama! Parababalarına yeni bir tatlı kâr kapısından başka bir şey değil.
Vatandaş bankaya para yatırdığında yüzde 19 civarında faiz alıyor, ihtiyaç kredisi kullanmak istediğinde faiz yüzde 26’lara çıkıyor. Erdoğan, alın ucuz krediyi yatırım yapın diyor ama ticari kredilerin faizleri de yüzde 24’lerde seyrediyor. Yani Merkez Bankasının politika faizinin düşük faiz politikasıyla en ufak bir ilgisi yok. Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin sermaye temsilcileriyle yaptığı bir toplantıda “biz politika faizini önemsizleştirdik” ifadesinin karşılığı işte bu akıllara ziyan tablodur.
20 Aralık’ta Erdoğan’ın ilan ettiği Döviz Korumalı Mevduat uygulamasının da etkisi Merkez Bankasının politika faizinden hallice oldu. Güya bu politika ile döviz mevduatları çözülecek ve TL mevduatlar artacaktı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre yabancı para mevduatlarının toplam mevduata oranı (dolarizasyon olarak da tabir edilmektedir) 20 Aralık öncesinde yüzde 62 iken bir ay sonra 21 Ocak’ta yine yüzde 62 ile aynı oranda! Yani ekonomide dolarizasyon en yüksek seviyede devam etmektedir. Merkez Bankası “liralaşma” diye propaganda sloganları icat ederken dolar Türk parasının yerini almıştır. 20 Aralık’ta Türk lirasını dövize bağladıktan sonra başka türlü olması nasıl beklenebilirdi ki?
Geriye başarı hikayesi olarak doların 18’lere çıktıktan sonra 13-14 bandına düşmesi kalmıştır. Peki bu nasıl oldu? Rakamlar ortada, dolarizasyon devam ediyor. Demek ki gerçek ve tüzel kişiler Türk lirasına geçmemiş. Peki ne olmuş? Merkez Bankası Aralık ayında resmi 5 ayrı müdahale sonucunda rezervlerinden 7,3 milyar dolar sattıktan sonra 20 Aralık itibarıyla daha önce 128 milyar doların buharlaştırıldığı gayriresmî sisteme geçerek milyarlarca doları kamu bankaları aracılığıyla satmaya başlamıştır. Bu şekilde buharlaştırılan döviz rezervleri en az 7 milyar dolar olup ucunun nereye varacağını kestirmek güçtür. Çünkü hortumlanan dolarların miktarı, rezervler Merkez Bankasından uçurulduktan sonra, her şey olup bittikten sonra Merkez Bankası bilanço verilerinden hesaplanabilmektedir.
Bu vurgun politikasının sonucu Türkiye’nin Dubai’den Londra’ya uzanan bir eksende devasa borçlar altına sokulmasıdır. Türkiye Varlık Fonu aracılığıyla kamuya ait bankalar, fabrikalar, işletmeler, araziler uluslararası parababalarına, petrol şeyhlerine ipotek edilmektedir. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan 5 milyar dolarlık SWAP anlaşması bir zafer gibi lanse edilmektedir. Ancak daha önce Katar’la ya da başka ülkelerle yapılan anlaşmalarda olduğu gibi geri ödemenin hangi kurdan yapılacağı fiilen ne kadar faiz ödeneceği bildirilmemektedir. Erdoğan için borçların vadesinin 2023 sonrasında olması yeterlidir. İstibdad rejimi varlığını sürdürmek için ülkenin varlıklarını peşkeş çekmekte emekçi halkın geleceğini ipotek altına almaktadır. Bugün altına girdikleri borçları yarın yine her türlü din istismarı ve milliyetçi demagojiyi kullanarak emekçi halka ödeteceklerdir. İşçi sınıfı ve emekçi halk bugünden gerçekleri görmeli ve istibdada karşı hürriyet mücadelesini yükselterek bugününü ve geleceğini kurtarmak üzere seferber olmalıdır.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Şubat 2022 tarihli 149. sayısında yayınlanmıştır.