İş, Aş, Hürriyet! Kurucu meclis için genel grev!
Emekçi halk için geçinmek dünden daha zor, yarın bugünden de zor olacak. Erdoğan’ın asgari ücrete enflasyonun üzerinde zam vadetmesi bu gerçeği değiştirmez. Zira ekonomi zincirlerinden boşanmış bir enflasyon rotasına girmişken, TÜİK’in kimsenin inanmadığı yüzde 19’luk enflasyon oranının üzerinde verilecek rakamların hızla eriyeceği kaşıkla verilenin kepçeyle alınacağı çok açık. İktidarın küresel tedarik zincirlerinde yer kapma ve ihracata dayalı büyüme iddiasının ardında, ülkedeki emek gücünü ucuzlatmak ve emperyalizme ülkeyi bir ucuz emek cenneti olarak sunmak vardır. İşçi sınıfı örgütlü değilse, ücretlerini ve sosyal haklarını toplu sözleşmelerle geliştiremezse, üretimden gelen gücünü ve grev silahını gereğince kullanamazsa enflasyon karşısında ücretlerinin erimesine mani olamayacaktır. Şimdiden açlık sınırı 3200 liraya ulaşmış durumdadır. Ayrıca adaletsiz vergi sistemi ile asgari ücretliyi dahi üst dilime sokan gelir vergisiyle yapılan zammın bir kısmı geri alınmakta, işsizlik sigortası fonu için yapılan kesintiler de teşvik ve destek adı altında sermaye tarafından yağmalanmaktadır.
Emekçi halkın mücadelesi haklı ve meşrudur! İstibdad bir provokasyon rejimidir!
İşçi sınıfının ve emekçi halkın bu gidişata karşı öfke duymasından ve tepki göstermesinden daha doğal bir şey yoktur. Bu tepkiler istibdad rejimi tarafından provokasyon olarak yaftalanmakta, istibdadın polisi sokak gösterilerine saldırtılmaktadır. İktidarın özel affıyla dışarı salınan faşist mafya babaları, yaptıkları açıklamalarla tepki gösteren emekçi halka aba altından sopa göstermektedir. İstibdadın polisi sokaklardadır, faşist çeteler sırasını beklemektedir. İktidarını sürdürmek için kardeş kavgasını körüklemekten çekinmeyenler tepki gösteren halkı provokatör olmakla suçlayamaz. İstibdad rejimi bizzat bir provokasyon rejimi olduğunu kanıtlamıştır.
Hak verilmez alınır! Ayrı gayrı yok, birleşik işçi cephesi için ileri!
İşçi sınıfı ve emekçi halk bu yüzden tepkisini göstermeden öfkesini içine atıp oturmamalıdır. Tam tersine, bu olan biten işçi sınıfına ve emekçi halka öfkesini örgütlü ve kitlesel biçimde ortaya koymak için hazırlanması yolunda bir işarettir. Ayrı gayrı demeden, sendika, konfederasyon, örgütlü örgütsüz ayrımı yapmadan Birleşik İşçi Cephesi’nde birleşmek tek yoldur! Her grev her işçi direnişi ekmek ve hürriyet mücadelesinin bir ocağıdır! İşçi mücadelelerinde kenetlenelim! Güç verelim güç biriktirelim! Metal işçilerinin MESS’le büyük hesaplaşması yaklaşıyor! MESS’i ezelim, sermayenin iktidarının, istibdadın üstüne yürüyelim! Asgari ücret, 3600 ek gösterge, EYT, vergide adalet ve emekçi halkın nice yakıcı talebi söz konusu olduğunda hakkımızı vermeyeceklerini ya da kaşıkla verdiklerini kepçeyle geri alacaklarını unutmamalıyız! Hak verilmez alınır! Haklarımızı almak ve korumak için güçlerimizi birleştirmek ve örgütlenmek zorundayız!
Cumhur ve Millet… ikisi de sermayenin ittifakıdır. Sermayenin çözümü emekçi halkın felaketidir!
Ancak bu da yetmez. İşçi sınıfı örgütlü güçleriyle siyaset masasına da yumruğunu vurmak zorundadır. Zira bu gidişatın başlıca sorumlusu olan istibdad rejimine karşı hürriyet mücadelesi, emekçi halkın ekmek mücadelesiyle bir ve bütündür. Bugün erken seçime gidilerek Cumhur ittifakının iktidardan düşürülmesiyle emekçi halkın durumunda iyileşme olacağını düşünmek büyük bir yanılgı olur. Erdoğan’ın faiz politikası hayat pahalılığını zirveye çıkarmıştır. Babacan’ı şimdiden ekonomi bakanı ilan etmiş Millet İttifakı’nın alternatifi ise faiz yükseltmek ve IMF programı uygulamaktır. Fatura, bu sefer de yüksek faiz politikası temelinde yine işten çıkartmalarla, banka hacizleriyle emekçi halka kesilecek, halkın alım gücü ve talebi kısılarak sözümona enflasyonla mücadele edilecektir. Erdoğan’ın düşük faiz politikası mutfaktaki yangına benzin döküyor. Babacan’ın ve Millet İttifakı’nın savunduğu politika ise yangını işçinin emekçinin evini başına yıkarak söndürmekten farksızdır.
Kırk katır mı kırk satır mı dayatmasını reddedelim! Devrimci sınıf siyasetinde birleşelim!
Cumhur ittifakı giderek güçten düşmekte, istibdad rejimi içinden çatırdamakta iken sermayenin geniş kesimleri bu rejimle birlikte kapitalist sömürü düzeninin de tehlikeye girmesinden korkmaktadır. Millet İttifakı’nın saflarından yükselen hükümet istifa ve erken seçim çağrıları istibdadı devirmekten çok sömürü düzenini kurtarmak içindir. Sermaye güçleri, emekçi halkın ekonomik yangın dolayısıyla içine düştüğü paniğe cevaben ona sahte bir cennet vaat ediyor.
Oysa yarın önümüze getirecekleri “kırk katır mı kırk satır mı?” dedirtecektir. Türkiye işçi sınıfını ve emekçi halkı bu siyasi cendereden kurtarmak kapitalistlerin düzeninin siyasetinin dışında çözüm arayan bir sınıf siyasetiyle mümkündür. Bu sınıf siyasetini, işçi sınıfı ve emekçi halkın gerçek alternatifi haline getirmek için sosyalist parti ve örgütlere büyük bir görev düşmektedir. Üçüncü yol deyip sonra dönüp dolaşıp Millet İttifakı’nın adayını Erdoğan’a karşı desteklemeye varan ittifak önerileri yanlıştır. Sermayeden, emperyalizmden, devletten bağımsız bir sosyalist odak topluma devrimci bir alternatif sunabilir. Zira Türkiye’nin içine sürüklendiği ekonomik bataklık ve sosyal barbarlık koşullarında devrimci olmayan ve işçi sınıfına dayanmayan bir çözüm yoktur!
Geleceği grevlerle direnişlerle kuralım! MESS’i ezelim, istibdadın üzerine yürüyelim!
İşçi sınıfı siyaseten kendi yolunu çizmelidir. Kendi gücüyle ve kendi yöntemleriyle siyasete de damgasını vurmalıdır. Erdoğan’ın yerine Babacan ekonomisini getirecek bir yeni Cumhurbaşkanı için değil istibdadın, sömürünün ve emperyalizmin zincirlerini kırmak için mücadele etmeliyiz. Zincirli meclise barajların ve yasakların gölgesinde figüranlar göndermek için değil ülkeyi işçi sınıfı ve emekçi halkın söz sahibi olduğu bir yeniden kuruluşa götürecek yasaksız, barajsız, egemen ve zincirsiz bir Kurucu Meclis için seferber olmalıyız. Bu ülkenin bir Kurucu Meclis niteliği taşıyan Birinci Meclis’le (Büyük Millet Meclisi) kurulduğunu asla unutmamalıyız!
İşçi sınıfının üretimden gelen gücü devreye sokulduğunda, tüm emekçi halk, işçi sınıfının örgütlü güçlerinin başını çektiği bir genel grev etrafında birleştiğinde bu gücün karşısında kimse duramaz! İşçi sınıfı kendi kaderini eline almalı ve memleketin kaderine el koyarak emekçi halkı etrafında birleştirmelidir. Sömürücü azınlığın çıkarları üzerine inşa edilmiş bir istibdad rejiminin mümessili olan Erdoğan ve hükümeti, nüfusun emekçi çoğunluğunun kaderini eline almasıyla istifa ederek sahneden çekilmek zorundadır. İstibdadın memlekete vurduğu zincirleri kıranlar bir işçi-emekçi hükümetiyle emekçi ve ezilen çoğunluğa iş, aş ve hürriyeti getirecektir.
Ayrı gayrı yok! Birleşik İşçi Cephesi var!
Kırk katıra da kırk satıra da hayır! Emeğin gücüyle emekçi halkın çözümüne!
MESS’i ezelim, istibdadın üzerine yürüyelim!
Fabrikalarda ve işyerlerinde genel grev komiteleri için ileri!
Zincirsiz Kurucu Meclis için genel grev! Genel grev etrafında emekçi halk seferberliği!
Kahrolsun işçi ve emekçi halk düşmanı istibdad! Kahrolsun emperyalizm! Yaşasın hürriyet!
Devrimci İşçi Partisi Politbürosu