Hürriyet işçilerle gelecek! Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın işçiler emekçiler!
1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. İşçi bayramıdır. Kutlu olsun! Emperyalizmin zulmü, sermayenin sömürüsü, istibdadın baskısı sürdükçe 1 Mayıs meydanları sadece bayram yeri değil mücadele alanları olmuştur. Öyle de olacaktır. Bayram coşkusu, emperyalizme, sermayeye ve istibdada karşı devrimci mücadeleye adanmış ömürlere saygıyla, iş cinayetlerinde, pandemide, depremde yitirdiğimiz canlarımızın hesabını sorma kararlılığıyla, işimiz ve aşımız için birlik olma bilinciyle, örgütlenme iradesiyle ve hürriyet için mücadele azmiyle birleşmelidir!
İstibdadı ve kapitalizmi yıkalım! Yaşasın işçiler emekçiler!
Büyük bir depremin ardından 1 Mayıs’a gidiyoruz ancak ölümlerin nedeninin doğa değil kâr ve rant hırsını insan canının önüne koyan sermaye düzeni olduğunu biliyoruz. Kim bir yerde hakkı için sesini yükseltse anında polisiyle jandarmasıyla orada biten istibdad rejiminin, enkazlarda halkı kaderine terk ettiğini gördük. İstibdadın depremin ardından ortaya çıkan tepkiler karşısında halkı tehdit ederek “bunları not ediyoruz” sözüne karşılık biz de televizyonlarda yardım adı altında düzenlenen reklam kampanyalarını, depremin üstüne borsada hisseleri katlanan şirketleri, yıkılmış şehirleri kâr fırsatı olarak gören müteahhitleri not ettik. Deprem sarstı, kapitalizm ve istibdad yıktı. Kapitalizmi ve istibdadı yıkmadan işçiye, emekçiye, yoksula bu düzende hayat yok! Bunu bir kez daha anladık. Ancak depremde emekçi halkın gösterdiği dayanışma, işçi sınıfının seferberliği, geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. Bu sebeple inatla ve sebatla “yaşasın işçiler emekçiler” diye haykıracağız 1 Mayıs meydanlarında!
NATO’dan çık! NATO’yu yık!
Uygarlık adı altında tüm dünyayı sömürü alanına çeviren, ülkeleri işgal eden, milyonları katleden emperyalizm, en vahşi ve gerici yüzüyle karşımızdadır. NATO’nun Ukrayna’da kışkırttığı savaş dünyayı bir nükleer felaketle tehdit ediyor. 1 Mayıs tüm dünyada emperyalist barbarlık tehdidi altında kutlanacaktır. Tüm dünyada ve Türkiye’de 1 Mayıs meydanları NATO’ya ve emperyalizme karşı mücadele alanları olmalıdır. NATO dünyanın en büyük ve kanlı terör örgütüdür. NATO birçok ülkede ve bizde de hakimiyet kurmak için kontrgerilla örgütleri kurmuştur. 1 Mayıs 1977 katliamı başta olmak üzere, Maraş, Çorum, Sivas katliamlarının, DİSK Başkanı Kemal Türkler dâhil sayısız siyasi cinayetin, provokasyonların faili NATO ve onun faşist tetikçileridir. NATO işçi sınıfının kanlısıdır. Türkiye’nin bu kanlı örgüte üye olması, İncirlik ve Kürecik başta olmak üzere emperyalist üslere ev sahipliği yapması kabul edilemez. 1 Mayıs meydanları darağacında “kahrolsun emperyalizm” diyen Denizlerin sesini bugüne taşımalı. İşçi sınıfı 1 Mayıs’ta bayraklarına “NATO’dan çık! NATO’yu yık!” yazmalıdır.
Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!
İşçi sınıfı enternasyonal bir sınıftır. Din farkı, dil farkı gözetmez. 1 Mayıs’ta dünyanın öbür ucunda yaşayan, hiç görmediğimiz belki de hayat boyu hiç görmeyeceğimiz işçi ve emekçilerle aynı hürriyet sloganlarını atacağız. Tabii ki kardeşlik elini öncelikle en yakınımızda olana uzatacağız. 1 Mayıs meydanı tüm şovenist ve ırkçı kışkırtmalara inat Türkün ve Kürdün eşitlik ve kardeşliğine vesile olmalıdır. Göçmen emeğini sömürerek kâr eden patronların, göçmen düşmanlığı ile oy toplayan faşistlerin karşısına sınıf bilinciyle çıkmak gereklidir. 1 Mayıs meydanları yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği sloganlarıyla çınlamalıdır!
İşçinin seçimi sınıf mücadelesi!
1 Mayıs’ın ardından ülke bir seçime gidecek. Elbette ki bu seçimler, emeği sömürülen, açlık sınırının altında ücretlere mahkûm edilen milyonlarca işçi ve emekçinin hesap sorma günüdür. Özelleştirmede, grev yasaklarında, iş cinayetlerinde rekor kıran, her daim patronlara dost olup işçiye düşmanlık eden Erdoğan’a, AKP’ye ve onunla ittifak edenlere oy yok! Ancak esas seçimimiz 14 Mayıs’ta değil bugündür. Sömürünün ve baskının devam ettiği her gün bizim için seçim günüdür. Bekaert’te Schneider’de grev yasağını grev yaparak yırtıp atan işçi mücadelesi örnek olmalıdır. Beşli çetelerin karşısında hakkı için mücadele eden Satera işçilerinin direnişi örnek olmalıdır. İşçi seçimini birlikten ve mücadeleden yana yaptığında, işgal, grev, direniş yoluna girdiğinde kazanır. Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır!
Düzen siyasetine karşı sınıf siyaseti! Hürriyet işçilerle gelecek!
Düzen siyaseti bize “kırk katır mı kırk satır mı” diyor. Sermayenin ve emperyalizmin Erdoğan’ın karşısında umut diye pazarladığı Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı sömürüyü, baskıyı, emperyalist hizmetkârlığını bitirmeye değil, devralmaya geliyor. Onlar bu çürümüş sömürü düzenini değiştirmeyi değil ona yama yapmayı hedefliyor. Bunu yaparken de düzen siyaseti emekçi halkı kimliklerine göre bölüyor ve birbirine düşman ediyor. Biz ise sınıf siyasetini savunuyoruz. Grevlerde, direnişlerde, mücadelelerde her kimlikten işçiyi emekçiyi ekmek ve hürriyet mücadelesinde birleşmeye çağırıyoruz! 1 Mayıs meydanı da işte bu birliğin bir vesilesi olsun!
Sınıfımızı bilelim safları sıklaştıralım!
1 Mayıs’ta Devrimci İşçi Partisi saflarında buluşalım